Ülke olarak çok kritik dönemlerden geçtiğimiz şu günlerde ülkemizin en önemli gündem maddesi hiç şüphesiz referandum.

Öyle ki halk gerek sanatçı, sporcu yada tanınmış kişiler vasıtası ile referandumun nabzini iyiden iyiye hissetmekte. Kimileri Hayır kimileri Evet dediğini açık açık beyan etmekte. Kimi sanatçı yada sporcular bu konuda ki evet yada hayır tercihinden dolayı bir takım baskılar ve linç girişimleri ile karşı karşıya kalmaktalar. Bu durumu demokratik olgunluk içerisinde değerlendirip, herkesin fikrine saygılı olmak demokrasinin olmazsa olmazlarındandır. Kimileri yeni anayasanın tek bir kişiye çok fazla hak ve yetki getirdiğinden dolayı endişeli.  

Kimileri bu dönem ve mevcut cumhurbaşkanı konusunda endişeleri olmasa da bundan sonra baskanlik makamina gelebilecek kişilerin yapabileceği olumsuzluklara karşı tedirginliğini dile getirmekte. Herkes kendi kaygilarinda kendince haklıdır. Kimileri de Türkiye cumhuriyetinin yaşı ve toplam hükümet sayısını baz alarak ortalama 1.5 yilda bir hükümet değiştiğini savunarak, bu durumun ülkeyi istikrarsızlıga götürdüğünü savunmakta. Bu fikir de mevcut istatistiklere bakıldığında icinde elle tutulur gerçeklikler barındırmakta gibi duruyor. Zira 1.5 yılda 1 hükümet değiştiriyor olmak ne halka gerekli hizmetin gelmesini sağlar ne de hizmeti getiremeyen kişinin hesap vermesi için yeterli bir süredir.

Ortada kim vurduya giden yillar bu halkın emekleri ve kazanımlarının hoyratça harcanması şeklinde tezahür etmiştir. Toplumun tüm kesimlerinin olduğu gibi köşesinde fikirlerini yazan köşe yazarlarının da kendince haklı gördüğü noktaları köşelerine taşımaları ve okuyucularına karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri son derece olağandır. Benim bu konudaki nacizane fikrim şudur; öncelikle gecmis hukumetlerin ortalama sürelerinin çok kısa olması kesinikle bir istikrar sorunu ile her an karşı karşıya kalinabileceginin en önemli göstergesidir.

Şuan halk tarafından onay görmüş ve girdiği her seçimde oyunu arttırarak başarı kazanmış bir liderin varlığı nedeniyle bu istikrar sorunu yok gibi görülse de bu liderin yokluğu düşünüldüğünde halkın yeniden seçme noktasinda kararsızlıklar yaşaması ile yeniden bir istikrar sorununun gündeme gelmesi son derece olasıdır. Bir seçim düşünun neticelenen ve sonrasında hükümetin kurulamadigı, belirsizliklerle dolu süreçlerin yaşandığı, günümuz dünyasında istikrarsızlıkla geçen her dönemin faturası eskiye oranla çok daha ağır olmaktadır.  

Küresel ekonomiler yönlenirken en çok dikkat edilen husus kendilerine gel diye cazip imkanlar sunan yönetimlerin bekası noktasindadır. Bir diğer fikir beyan etmek istediğim konu ise tek adamın elinde bu kadar yetki olmasının bu yada bundan sonraki dönemler için oluşturabilecegi sorunlar hakkında endişe sahibi olanların fikirlerine yöneliktir.  

Tabi ki bu mümkündür seçilen bazı başkanların ülke menfaatinin dışında hareket etme olasılıkları vardır.  Lakin; bu yanlışları halk bir sonraki seçimde çok ağır şekilde cezalandiracaktir. Bunun yanında halkın seçtiği insanın yetkileri kısıtlı olduğunda bir dönem sona erdiğinde mevcut idarenin türlü bahaneleri olabilmektedir. Örneğin biz bunu yapmak istedik ama mecliste x partiler engelledi. Yada falancı mahkeme yolumuza taş koydu gibi bahanelerin arkasına siginabilmektedir. Benim fikrim eğer halk birini seçmişse o kişinin kendi projelerini net bir şekilde uygulama imkanı olmalıdır.  

Olmalıdır ki bir dönem sona erdiğinde mevcut dönemde neyi yapıp neyi yapmadığının hesabını net bir şekilde versin. Halk muallakta kalmasın.  Dünyanın bütün büyük ülkeleri yüzyıllık planlar yaparken bizim hukumetlerimizin ortalama ömrünün 1.5 yil olması cok vahim bir durumdur. Benim şahsi fikrim Milletimizin ferasetine güvenmek ve devlet idaresini vesayetlerin elinden alıp halkın eline verebilmek için bu referandum tarihi bir fırsattır.

Bunun yanında bu görüşe karşı fikirleri savunan herkese de son derece saygılı olmak ve demokratik olgunluk içerisinde davranmak gerekir. Allah milletimizi devletimizin bekası için en hayırlı olana yöneltsin demek sanırım edilecek en güzel ve uygun dua olacaktır.