Azrail’in Gözyaşları ve Mahmut Özkoca

Azrail’in Gözyaşları, bir çırpıda okuyabileceğiniz bir roman. Yazarı Eğitimci şair, yazar dostumuz “Mahmut Özkoca” ve yazar arkadaşı, aynı zamanda romanın yazıldığı tarihlerde Hatay- Altınözü Kaymakamı olan Bülent Uygur’un katkı sağladığı;  İçinizi burkacak, sizi hüzne boğacak gözyaşları ile tamamlayacağınız bir eser.
Ortadoğu bataklığındaki ülkede- Suriye-Halep- de başlayan hüznün  Türkiye-Hatay Altınözü ve Sarıbük Köyünde biten bir hayat hikayesinin  romanı…

Dünyanın gözü önünde “Arap Baharı” adı altında başlatılan ve  Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren zalimlerin uyguladığı dehşetin manzarasını hissedeceksiniz bu eserde… Kan ve gözyaşının hakim olduğu, milyonlarca insanın ülkesini terk edip sokaklara döküldüğü ve sefil bir hayatın başladığı dönemdir Arap Baharı rezaleti…Ve bütün dünya bu rezaleti, bu katliamı sadece seyretti. Roman o bölgeden alınmış canlı bir kesit!

Kadın kız, çoluk çocuk, yaşlı genç binlerce insanın yurtlarını terk etmek zorunda kaldığı, yalın ayak yapıldak yola düştüğü ve “Aylan bebek” gibi denizde boğulup sahile vurduğu insanın dramıdır “Azrail’in Gözyaşları.” Bir zalimin zulmüne başkaldırış olmakla birlikte çaresizliğin neticesinde yeni umut kapıları arayışın romanıdır “Azrail’in Gözyaşları”. Çileye rağmen, çaresizliğe rağmen bir umut arayışının adıdır: Azrail’in Gözyaşları!…

Halep’te başlayıp, İkarda oradan Çisr-El Şoğur, Derkuş Şanlıurfa-Altınözü-Sarıbük köyünde biten bir hayat hikayesi bu…. Karekterler, olaylar, olayın gelişimi ve yaşananlar tamamı hepsi gerçek.
Okurken ağladık, düşünürken duygulandık. Zulme ve zalimlere karşı haykırdık!  Öyle zannediyoruz ki kitabı yazan, dizgisini yapan dostumuz da ağlamıştır. Çünkü bu zulme, bu acıya, bu sefalete “Azrail” bir melek olmasaydı inanın belki o da ağlayacaktı !..

Mahmut Hoca bu çileli yolculukta bire bir Suriyeli mülteci kamplarını dolaşmış ve yüzlerce acıya sıkıntıya ve çaresizliğe tanıklık etmiştir. Gördükleri manzara o kadar vahimdir ki: İnsanları bırakın gökteki melekleri bile hüzne boğmuştur. Bu vehameti yazar, “Azrail’in Gözyaşları” tabiriyle izaha çalışmış ve dehşetin tüm çıplaklığını ortaya sergilemek istemiştir!..

Gökten başına bomba yağan bu masum insanların halini düşündünüz mü hiç? Çaresizlik içinde ölümün pençesinde masum- suçsuz günahsız çoçuğunuza sarılıp “Allahım bizi kurtar” diye feryad edişini düşündünüz mü? Anne ve babasının, çocuklarının gözleri önünde param parça edilip şehadet şerbetini içerken ” Allah’u Ekber ” diye haykıran insanın halini düşündünüz mü?

Bir ömür boyu yaşadığı vatanını terkedip yalın ayak, yapıldak  yollara düşen: “Mülteci!” dediğiniz o masumların yerine kendinizi koyabildiniz mi? İşte yazar bu duygularla yazmış” Azrail’in Gözyaşları”nı!.. Küçük kaçak teknelerde boğulanları, kıyıya vurup cesedi toplananları, sınır kapılarında köle muamelesi görüp açlıktan ölenleri düşündünüz mü? Yazar işte bunlara şahit olmuş ve mülteci kamplarındaki sefaleti bire bir yaşamış insandır!..

Kitabın sayfalarından seçtiklerimiz:
“Bir süre sonra toz bulutu dağılmaya başladığında beton bloklar arasında annesinin elini gördü. Koştu annesinin elini tuttu. Cudi hala kucağındaydı. Annesine seslendi ama cevap yoktu. Küçük bedenden çıkan çığlık koca şehrin her yanından yankılandı. Gökyüzü karanlığa bürünmüştü. Afra’nın tuttuğu el, vücudundan ayrılmıştı.

“Tıpkı bedeninin diğer organları gibi… Kafası, kolları, bacakları paramparça olmuş betonların altında kalmıştı. “Anne, anne!” diye Ağlamaktan sesi kısıldı. Büyük bir çaresizliğin kucağına düşmüştü.
Kardeşine öyle sıkı sarılmıştı ki; Cudi susmuş ne ağlıyor ne çığlık atıyordu. Afra, yıkılmış evin betonlarının arasında tuttuğu elin sıcaklığıyla, titreyen küçük dizlerinin üzerine yıkıldı.

“Sanki kendini Azrail’in kollarına bırakmıştı. Göz pınarları kurumuş olmasına rağmen Allah’a yalvarırcasına birkaç damla yaş düştü gözlerinden. Yorgun, uykusuz ve aç bedeni daha fazla dayanamadı, yavaş yavaş gözleri buğulandı ve yavaşça kapandı…”
(Azrail’in Gözyaşları kitabından)

“Azrail in Gözyaşları Türkiye de 3. Baskısına hazırlanırken Azerbaycan da 1.baskısı Türkiye de yine ingilizce ve Azerbaycan baskıları yapıldı. Kısa zamanda çok satanlar kitaplar listelerinde yerini aldı.

Başarıların daim olsun Mahmut Hocam, Çocuklara yönelik eserlerini ve eğitime destek veren çocuk yayınlarını takdirle karşılıyoruz. Gayretin çaban emeğin takdire şayan. Keşke tüm eğitimci dostlarımız sizin gibi üretken olsa! Ayrıca Mahmut Hocanın okulunda misafir edildik, öğretmen ve öğrencileri ile samimi diyaloğu bizi kendisine hayran bıraktı. Öğretmen ve öğrencileri de bizi kucaklayıp bağrına basmıştı. Mahmut Hoca eğitim camiasında örnek bir eğitim modeli sergiliyor; uyum sevgi ve saygı içinde…

Şair Yazar Mahmut Özkoca Hocamızı tebrik ediyor; Eseri okuyucularımıza tavsiye ediyoruz!..
(Yazarı Mahmut Özkoca: Eğitimci, şair, yazar  1971 yılında doğdu. İlk kitabı 1993’te çıktı. Bugüne dek 60’ın üzerinde kitabı yayımlandı. Özgeçmiş için bkz. Hatay Sarıbuk Köyü Okul Müdürü. “mahmutozkoca.net”)

YORUM EKLE