banner223

Edebiyatın En “Zevkli” Dalı; “Kalkınma” Edebiyatı..!

Edebiyatın En “Zevkli” Dalı; “Kalkınma” Edebiyatı..

Sizce, edebiyatın en “zevkli” dalı hangisidir?

Bir çok dalı var, biliyorsunuz, edebiyatın..

Bunalım edebiyatı var, aşk edebiyatı var, işçi, mizah edebiyatları var, çocuk edebiyatı, gençlik, yaşlılık, vs..vs..

Bana sorarsanız, bunların içinde en “zevklisi” hiç kuşkusuz “kalkınma” edebiyatıdır..

Niye mi?

Çünkü en az 200 yıllık bir tarihi vardır, ülkemiz açısından..

Neler neler..

Nurlu ufuklar, uzaya gitmeler, memleketi kurtarmalar..”Böyyük Türkiye’ler”..Mega projeler, süper projeler..
Yollar..barajlar..
Sınıfsız, kaynaşmış..imtiyazsız kitleler..

Az değil, efendim, 200 yıllık koca bir tarih..”kalkınma edebiyatı”..

Türkiye’de romanın tarihine bakın yaklaşık 100 sene diyelim, oysa iki asırdır kalkınma edebiyatı, kalkınma iktisadı..

Ben şahsen en çok bu dal üzerine ihtisaslaşmak isterim..

Varsın, kalkınmanın kendisi olamasa da en azından edebiyatı olsun, isterim..

Dostlar;

Şaka, mizah bir yana, kalkınma edebiyatı çok yapılsa da, gerçek kalkınmaya ilişkin bir edebi eser, roman, öykü, şiir var mı bildiğiniz, işte; ülkemiz için gerçekten kalkınmanın romanı budur, öyküsü şudur, şu eser de filan fabrikayı, filanca tarım bölgesindeki ürünü, gelişmeyi anlatır diyebileceğiniz eserleri araştırıyorum..

Ülkemizde en az iki kez, 1930’lar ve 1960′ larda ciddi kalkınma hamleleri yaşanmıştır.

Bu kalkınma hamlelerimiz romanımıza ne kadar yansımıştır?

Şeker Fabrikaları, demiryolları, uçak maceramız, devrim otomobili, ihracatta şampiyon olduğumuz fındık, kayısı, madenlerimiz bor, kömür gibi zenginliklerimizin romanı yazıldı mı, öyküleri yayımlandı mı, şiirlere, tiyatrolara konu oldu mu tüm bu varlıklarımız..?

İşte aradığım budur, Finlandiya kalkınmasını anlatan Beyaz Zambaklar Ülkesi, Bulgaristan Devriminin Romanı Tünel, İsa Küçük’ün 1960’ların bir bölgesindeki kalkınmacı hamleyi anlatan Sarışın ve Kara, Gladkov’un Çimento(Fabrika) gibi romanlarıdır aradıklarım..

Kalkınma Hamlelerinin Romana Yansıması..

Temel konumuz budur..

Yoksa.. bitmeyen, politik sahnelerin 200 yıllık gülünesi “kalkınma edebiyatları” değil..

YORUM EKLE