Çorum'da "İlmi ve İçtimai Yönleri ile İskilipli Mehmed Atıf Efendi" sempozyumu düzenlendi

- AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş: - "Türk modernleşmesi, dünyadaki en problemli modernleşmedir. Biz modernleşmeyi şekil şartlarından ibaret kabul ettik. Zaten Atıf Hoca'nın başına şapka ile ilgili konudan dolayı böyle bir hadisenin gelmesi de Türk modernleşmesinin ne kadar sakat, ne kadar problemli olduğunun çok açık bir göstergesidir"

Çorum'da

ÇORUM (AA) - AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Türk modernleşmesi, dünyadaki en problemli modernleşmedir. Biz modernleşmeyi şekil şartlarından ibaret kabul ettik. Zaten Atıf Hoca'nın başına şapka ile ilgili konudan dolayı böyle bir hadisenin gelmesi de Türk modernleşmesinin ne kadar sakat, ne kadar problemli olduğunun çok açık bir göstergesidir." dedi.

Kurtulmuş, İskilipli Atıf Hoca'nın ölümünün 94'üncü yılı dolayısıyla Çorum Valiliği, Çorum Belediyesi, Hitit Üniversitesi ve Atıf Derneği tarafından düzenlenen "İlmi ve İçtimai Yönleri ile İskilipli Mehmed Atıf Efendi" sempozyumunun Devlet Tiyatro Salonu'nda gerçekleştirilen kapanış oturumunda konuşma yaptı.

Daha 4-5 yıl öncesine kadar sadece İskilip'teki mezarı başında anılan Atıf Hoca'nın, bu sempozyumla artık Çorum ölçeğine taşındığının altını çizen Kurtulmuş, bundan sonra yapılacak çalışmalarla Atıf Hoca'nın Türkiye ölçeğinde tanıtılabileceğini söyledi.

Salonda bulunan eski Milletvekili Mehmet Sılay'a da teşekkür eden Kurtulmuş, "Yıllarca uğraştı, Atıf Hoca'nın mezarını buldu, kemiklerini buraya getirdi. İskilip'te Atıf Hoca'ya anıt mezar yapıldı. İnşallah bu anıt mezar da kıyamete kadar Atıf Hoca üzerinden Türkiye'nin yakın dönemde yaşadıklarını bir şekilde anlamamıza vesile olur." diye konuştu.

Sempozyumla Atıf Hoca ile ilgili konuşmaları siyasi tartışma zemininden çıkardıklarını dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"İlmi ve içtimai yönleriyle Atıf Efendi, siyasi yönleriyle Atıf Efendi ya da bilim adamı olarak Atıf Efendi incelenmeli. Yaşadıkları da incelenmeli. O dönemin şartlarının ortaya getirmiş olduğu Atıf Efendi'nin şahsındaki o yaşananlar da anlaşılmalı ama Atıf Hoca bir siyasi tartışmanın tarafı olmamalıdır. Sempozyum bu yönüyle de önemli. Bizim temel amacımız, Atıf Hoca meselesini incelerken hakkın ve hakikatin ortaya çıkması ve bundan da ders almayı başarabilmek olmalıdır. Yoksa geçmişte kalmış, Allah rahmet eylesin şehit olmuş birisinin üzerinden bir siyasi tartışmayı asla doğru bulmadığımızı da ifade etmek isterim."

Türkiye'deki modernleşme çalışmalarının Cumhuriyetin ilk döneminde başladığının altını çizen Kurtulmuş, "Türk modernleşmesi, dünyadaki en problemli modernleşmedir. Biz modernleşmeyi şekil şartlarından ibaret kabul ettik. Zaten Atıf Hoca'nın başına şapka ile ilgili konudan dolayı böyle bir hadisenin gelmesi de Türk modernleşmesinin ne kadar sakat, ne kadar problemli olduğunun çok açık bir göstergesidir." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, modernleşmenin şekil ve görüntü olarak değil zihniyetle alakalı bir şey olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Biz, 'hanımefendi çok modern bir kıyafet giyiyor, beyefendinin çok modern bir kıyafeti var ya da şu iş adamın ofisi çok modern döşenmiş' diyoruz ya ancak modernlik kıyafetle şekille ilgili bir şey değildir ki. Modernlik bir zihniyettir, bir düşüncedir, bir paradigmadır. Türkiye'de modernleşme taklitçilik olarak kabul edildiği için 'Frenk mukallitliği' diyor ya 'Frenk'te ne varsa onu alırsak adam oluruz' zannedilmiştir. Aynı dönemde modernleşen, modernleşme çabalarında başarılı olan başka topluluklar da var. Modernlik kavramı Batılı bir kavramdır ancak çok doğuda bulunan bir ülke olan Japonya, modernleşmede fevkalede başarılı olmuştur. Bizim modernleşmemizle Japon modernleşmesi hemen hemen aynı döneme gelir. Japonya'da başlayan modernleşmede, Batı'nın ilmini, fennini almış ama onun kültürünü, kıyafetini, müziğini, çalgısını almamış, yine yer sofrasında yemeye devam etmiş ve en az Batılılar kadar güçlü köprüler yapmış, uçaklar yapmış, yollar yapmış, hızlı trenler yapmış ve çok hızlı bir şekilde modernleşmiş. O günkü zihniyet neyse Frenk mukallitliği yani o günkü şapka üzerinden konuşulan neyse 28 Şubat'taki başörtüsü yasağı aynı şeydir. Ya da o zamanki medreseler üzerindeki baskı neyse 28 Şubat'taki ya da 12 Eylül'deki imam hatip okulları üzerindeki baskı aynı şeydir."

Türkiye'nin büyük ve köklü bir geçmişi bulunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu geçmişin güzelliklerini ve onların izini sürerek çok daha güzel ve güçlü bir Türkiye kurabiliriz. Bunun için önce kendimize, kendi geçmişimize güvenmemiz, geçmişimizde hesaplaşacağımız şeyler varsa bunlarla da yüzleşmeliyiz. Modernleşme serüveni içerisinde yaşadığımız, halka rağmen yaşatılan şeyler varsa bunlarla da yüzleşmeliyiz, bir daha gelecekte böyle şeyler olmasın diye. Bu da bu ülkenin aydınlarının üzerine düşen bir sorumluluktur."


YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER