İSLAM VE İSLAM ÂLEMİ

            İslam; hak dinler zincirinin bozulmayan, “Biz indirdik muhafızı biziz.” denilen son halkası K.Kerim bütün insanlığa mesajlarla dolu şifa kaynağı. Hz. Muhammed (Sav)    peygamberler zincirinin kıyamete kadar yol gösteren son rehberi. İslam âlemi ise elindeki halis kaynak suyunun kapağını açıp içmesini bilmeyen, çölde serap hayalleri geçiren Bedevi Arap gibi yalpalayıp durmakta olan zavallılar.

            İslam ülkelerinin başındakilerin her biri bir başkasının oyuncağı olmuş, her biri kendi zevkine dalmış, dünyanın cennet köşelerinden katlar yatlar alıp asrın Kârunluğuna, firavunluğuna, nemrutluğuna özenip altun klazötlere edip, altun kaplardan yiyip içerken birde bu uygulamalarını İslam olarak sunmaktalar… İşte, ey ehli insaf islama yapılabilecek en büyük hainlik de budur!

            Goethe der ki: “Tarih boyunca insanlığı en kolay kandırmanın yolu din ile olmuştur.” ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Eric Edelman, “İslam dünyasında reform, ABD’nin en önemli stratejik girişimidir.”der.  ‘Tek dünya devleti, tek bir Pazar ve tek bir dünya dininden’ bahsedip dururken dinler arası diyalog ‘ehl-i kitapla amentüde ittifak’ ‘dinler bahçesi’ ‘İbrahimi dinler’ gibi söylemlerin havada uçuşup siyaset ve cemaatin işbirliği halinde bunları sahiplenişi, gündemi belirleyişi düşündürücü değil mi?  

            Paralel yapılardan bahsedilip dururken, islamın kimler tarafından niçin radikalleştirilip ılıtıldığının farkına varıp, Eric Edelman’ın söylediklerine paralel olarak inanç sistemimizde nasıl reformlar yapıldığını ne zaman göreceğiz?

            İnsanlarımıza dinimizi ve dinimizin ruhunu anlatmakla görevli olanlar ve bunun için maaş alanlar ılıtılan islamı, radikalleştirilen islamı, Hıristiyan ve Yahudilere cennet kapılarını açan evangelist islamın İslam olmadığını ısrarla anlatmak, halkımızı aydınlatmak zorundadırlar. Çünkü arkalarında ağababaları olan, bizlere aydınlık ufuklar olarak sunulan karanlık adamlar devrededir. Kimisi dinimizi radikalleştirip ılıtıyor, kimisi mehdi olup cariyelerle kırıştırıyor, kimisi Tanrılığa kadar uzanıyor, kadınlardan biri kendini peygamber ilan ediyor, kimisi iradesini efendisine teslim edip kendini cenaze yapıyor ve bütün bunlarda islam olarak sunuluyor. Ben bütün bunlara dur diyebilecek olanlarında M.Kemal’in ileri bir görüşle kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı yoluyla olabileceğine inanmak istiyorum!

            Tarihin sahifeleri siyasetçilerin dini nasıl kullandıkları, din adamı, kanaat önderi denilen insanlarla devletlerin ve milletlerin başına nasıl sıkıntılar açtıklarının örnekleriyle doludur. Bu her dönemin geçerli akçesidir. Bütün insanlara tek tek gitmek yerine bütün insanları arkasında toplayacağın hoca efendiler, ağabeyler, şeyh efendiler ve seyyidler arkasında toplamak ve kontrol altına alıp yönetmek daha kolaydır. İslam ülkelerinde alamet-i farikası dış patentli bu beylerden bol miktarda bulunduğu için günü geldiğinde düğmeye basılır müslümanım diyen zavallılar birbirini havaya uçurur.    

            Zehir altın kupayla sunuluyor, önce kelimelerle savaş başlatılıyor; muharebe alanının günümüzdeki öncü birlikleri kelimelerdir. Önce kelimelerle hedeflere kilitlenilir, kelimelerin sıcaklığıyla beyinlerde ve kalplerde fetihlere zeminler hazırlanır avını yutacak yılan gibi zehir ağır ağır zerk edilerek beyinler uyuşturulur. Mesela en çok kullanılan demokrasi, özgürlükler, insan hakları, diyalog, hoşgörü, tek kutuplu Dünya gibi sözler. Son zamanlarda bir de ‘Arap Baharı’ estirildi. Her gün denizlerden yüzlerce Arap Baharı’nın çiçekleri toplanıyor.

            Sahibinin sesi liderler, basın-yayın hep birlikte görevlerini yapmakta. Allah’a kulluk unutulup makama ve paraya kullukta sadakatler ispatlanmaktadır. Ne yazık ki paranın keşfinden sonra Allah’tan sonra insanlar para ve makamlara kul olmuşlardır. Allah(c.c) makamların ve paranın temini için hep araç olarak kullanılmış, bütün dinler bu anlamda dinden geçinen din adamı geçinenlerden, dinsiz olanlardan daha çok zarar görmüştür.

            Şimdi hep birlikte elimizi vicdanımıza, islamın ölçülerini de önümüze koyarak şunların cevabını birlikte bulalım: Bir insana dokunmak ibadet olur mu? Hz. Muhammed’den sonra peygamber gelmeyeceğine göre bir insan için “O bizim için ikinci bir peygamber gibidir.” Demenin islama göre hükmü nedir? Mekkeyi fethedince Hz. Muhammed’in kalbine gurur gelebiliyor da muhteremlerin kalbine gelmiyorsa Allah’ın indirdiği bir sureyle ‘Bakara Makara’ diye alay ediliyorsa, peygamber sünnetlerinin yanında lider sünnetleri oluyor, şehirler kutsanıyorsa bütün bunlara da sessiz kalınıp sükut ediliyorsa; Soru:İslam inancına göre hüküm nedir?

            Azıcık ta tersten bakalım; elimiz yine VİCDANIMIZIN üstünde dikkat! CÜZDANIMIZIN demedim! Yukarıda bir parçasını yazdığımız söylemleri CHP-MHP-HDP’liler söyleseydi hacımız-hocamız, camiye gidenimiz-gitmeyenimiz dut yemiş bülbül mü olurduk, kıyameti mi koparırdık? Netice olarak Hakk’ın hatırını paranın ve koltuğun hatırından yüksek tutan CÜZDAN ve VİCDAN hapishanesine mahkum olmayanlara selam olsun!

YORUM EKLE