20 ve 21’inci yüzyılın en önemli icadı, bence, Manipülasyondur. Kolay bir şey değil, gerçeği eğip-büküp, okus-pokus yapıp, çıkara uygun bir hale getirmek.

Tekerleğin icadı bile, soyguncuların işine, manipülasyonun yaradığı kadar, yaramamıştır.

Halk olarak eskiden psikolojik savaş nedir, bilmezdik. Hatta psikoloji nedir bilmezdik. Yalana yalan derdik. Gerçeğe gerçek derdik. Hakikatten ayrılmak dürüst olmamak demekti.

“Alternatif gerçeklik” diye bir gerçek türünden söz etmeye başladılar.

Sonraları, şöyle cümleler duyar olduk. İktidar, algıları yöneterek, gerçekleri gizliyor.

Gerçek her hali karda, ortaya çıkınca, gerçeği manipüle ederek yok etmiş oluyoruz.

Siz ister, ALGI-YÖNETİMİ deyin, ister gerçeklerin saptırılması deyin, isterseniz, manipülasyon deyin, isterseniz Alternatif Gerçeklik deyin, ne derseniz deyin, yapılan işlem; gerçeği gizleme ve onun yerine başka bir şey koyma işidir.

Post-Truth diye bir şey daha uydurmuşlardı. Sözüm ona gerçek sonrası durum.

İktidarlar, kendi iktidarının devamı için, çıkar çevreleri kendi çıkarlarının devamı için kullandığı bu manipülasyon aracı, eğer çok kullanışlıysa, insan psikolojisinin kandırılmaya çok uygun olduğunu bize söyler.

Tıpkı, II. Abdülhamit’in sürekli tertip* yaptığı gibi, birileri, sürekli bize bir tertip kurmakla meşgul.

Manipülasyonun arkasında mutlaka bir kurgu var. Bir çıkar için, kurgulanmış bir durum var.

Hangi kurgunun, hangi tertiple karşımıza, hangi gün çıkacağını da bilmiyoruz. Şark-Despotizmi teknoloji üretemiyor ama başkalarının icat ettiği manipülasyonu mükemmel işletiyor.

Böyle bir yaşam dünyasını ancak kapitalizm ve onun yeni şekli finans kapitalde olduğunu sanırdık.

Meğerse, bizim yaşamımızı denetleyen kapitalizm değilmiş te, tekno feodalizmmiş.

Yaşadığımız kapitalizmin içinde, bolca manipülasyonun oluşu, insan oğlunun aklına, bu sahtekarlık olsa olsa feodalizmde olur, düşüncesini getirmiş. Bu günkü kapitalizme, tekno-feodalizm demelerinin sebebi budur.

Manipülasyonun çokluğu, belirsizliği artırır. Güveni kırar. Ticareti azaltır. Manipülasyonlarla yönettiğini sanan iktidarlar, aslında yönetmemektedirler. Yönetilmeyen toplumlarda büyük güven bunalımları oluşur.

Manipülasyon her şeydir. Hayatımızın tüm alanlarını kapsamaktadır. Paranın örgütlediği tüm çıkar alanları, manipülasyon alanlarıdır.

Her gün her saat, nasıl davranacağımızın, bombardımanı altındayızdır.

Bir enformasyon kanalını açar açmaz, bize neyi satın alacağımız, neyi satacağımız bize söylenir. Nasıl davranacağımız bize söylenir.

Medya, manipülasyonların savaş alanıdır.

*Payitaht II. Abdülhamit dizisini izleyenler bilecektir. Mübarek yönetim değil, tertipler dünyasıdır. Orada tertip her şeydir.