Ruhbanlık Var Dolandırıcılıktır…

Ruhbanlık var dolandırıcılıktır…

Ruhbanlıın da iyisi-kötüsü var…Rıza için ruhbanlığı seçen iman etkisiyle ruhbanlığı seçen ecrini alır….Mesela evlenmez ama evlilikten alacağı ecrin bin katını alır…

Ruhbanlık var dolandırıcılıktır…

Kur’anda “emredilmeyen ruhbanlık” var…iman etkisiyle yaşadığın ruhbanlık rıza aşkıyla yaşadın ruhbanlık emredilen ruhbanlıktır…

“emredilmeyen ruhbanlık” beşeri dinle dolandırmayı amaçlar…din şekilde var özde yok…”cihaddan kaçarlar…””yemek buldun koş dayak buldun kaç”derler…

Din dünya parası dünya makamı dünya nüfusu kazanmak içindir…Kilisenin ruhbanlığı böyledir …bazı tarikatlerin ruhbanlığı da bundan farksız…Kötü amacını gerçekleştirmek için sünnnet uydurur mu uydurur…ama Kur’andaki bir çok peygamber kıssalarını saptırır…Uydurduğu sünnete küçük bir azınlık sahib çıkar…Afyonladıkları insanlar…Kur’an varken bu ruhbanlara ekmek yok…

Peygamber 50 yaşından sonra çok eşli olmuştur ama o 20 yaşında yirmi eşlidir…almıştır boşamıştır…ve peygamber eşleri hadi sıfatının hadimleriydi…

Çalınan kılıç çuvala sığmaz…Yalan üstüne yalan…

Evet…şeyhlere güvenme çünkü icâzetnâmeler bakkaldan alınmaya başladı zamanımızda…

Tasavvufî faaliyetlerde düzen intizamın sağlanması ve bir iç disiplinin oluşturulması için irşad vazifesinde bulunan şeyhin, kendi istek ve arzusuna göre değil de birtakım prensiplere riayet
etmesinin gerekliliği hasıl olmuştur. Bu sebeple icâzetnâme geleneği tesis
edilmiştir. Bir çeşit senet mesabesinde olan bu icâzetnâmelerde şeyhin hangi
hocalardan ilim tahsil ettiği, hangi eserleri okuduğu, hangi prensiplere göre hareket
etmesi gerektiği ve tarikat silsilesi belirtilmiştir. Bu çalışmamızda icâzet geleneğine
güzel bir örneklik teşkil eden Nakşî-Hâlidî şeyhi Ahmed b. Süleyman elErvâdî’nin, halifesi Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî’ye verdiği “el-’İkdü’l-ferîd fîuluvvi’l-esânîd” isimli icâzetnâmesini tanı

Evet…Her toplumun yeni nesillere sunacağı model insanları vardır ve olmalıdır. Bugün toplumumuz tarihin derinliklerinde yüce milletimize yol göstermiş Ahmed Yesevî, Mevlânâ, Yûnus Emre, Hacı Bayram Velî,Hacı Bektaş Velî ve Azîz Mahmûd Hüdâyî gibi gönül sultanlarının kuşatıcı ve kucaklayıcı havasını teneffüs etmek istiyor. İnsanımızın aradığı ve bu zevâtın türbe ve dergâhlarında, eserlerinde ve şiirlerinde bulduğu,enginliği…tanımak ve tanıtmak toplumsal görev…

Kiliseye bağımlı tarikatler de var dünyada….mesela Dominiken Tarikatı, Tarikatın kuruluş amacının temelinde vaaz yoluyla İncil’in mesajını tüm dünyaya ulaştırma hedefi yer almıştır. Bu nedenle tarihte “Vaizler Tarikatı” olarak da anılmışlar…Neden bizde tarikatler Kur’an cahili…şekil var öz yok…neden.halkımız da öze düşman…şehadete indirgendi Kur’an…

Evet…Ey hz Peygamber aşığı olup, O’dan ve ashabından şefaat umanlar!
Bak bütün insanlar bidatler üzerine ittifak etmiş, O’nun ve ashabının sünnetini sadece sarıkları! üzerine koymuş…bidatleri terk edin … sünnete sımsıkı sarılın…öyle bir zamanda bulunuyoruz ki, cehalet itibar görüyor, ilim ise, sözü edilmeye değmez bir hale getirilmiş…

Evet…zamanımızın insanı, bidatleri ve dinin yasakladığı şeyleri Allah’a yaklaşmanın en üstün yollarında sayıp, onlara sarılıp yola çıkmayı bir maharet! saymakta… Toplumda ilmi zayıf kimseler  türedi… uydurma görüş ve sözlerden toplayarak kitaplar yazanlar var…Para aşkıyla yazılan kitaplar var…

Ruhbanlık var dolandırıcılıktır…En kaygan zamanlarda insanımıza dağ olan şeyhlerimiz var….toplumsal görevimiz bunları doğru tanıtmak olsun sahbeyi taanıtmak olsun…hak gelince batıl zay olur…sahtekarlar yalancılar barınamaz…

YORUM EKLE