Türkiye’yi Neden Rahat Bırakmıyorlar Dersiniz?

Türkiye’de 13.9 milyar ton mermer, 8.3 milyar ton iyi kalitede linyit kömürü, 5.7 milyar ton kaya tuzu, 1.2 milyar ton ısı kalitesi yüksek taşkömürü, 1.8 milyar ton bor, 1.5 milyar ton da ponza taşı rezervi bulunuyor. Türkiye’de ayrıca 1.9 milyar ton da blister bakır cevheri bulunuyor.

MTA’nın ‘görünür maden rezervleri’ araştırma raporuna göre, Türkiye’de toprak altında yaklaşık 50 milyar ton civarında, ‘ticarete konu’ 49 ayrı cins ve özellikte maden bulunuyor.

Türkiye’de Muğla’nın Milas ilçesinde çıkan diaspor taşının elmastan 10 bin kat daha nadir olduğu biliniyor. Yurt içi ve yurt dışında yoğun talep gören diaspor taşının en gözde takipçileri arasında ise Hollywood ünlüleri bulunuyor…

Muğla’nın Milas ilçesinde 1997 yılından bu yana diaspor taşının önemine dikkat çekilmeye çalışılıyor. Dünyada sadece Türkiye’de bulunan değerli taşın elmastan 10 bin kat daha nadir olduğu belirtilirken diaspor taşının renk değiştirme özelliği ise en dikkat çekici yanı.

Dünyada diaspor taşı ilk olarak 1800’lü yıllarda Rusya ve Pensilvanya’da keşfedildi. Mücevher kalitesinde olan ve renk değiştiren taş ilk olarak sadece Türkiye’de Muğla’da çıkartılıyor. 1970’li senelerde Etibank’ın açtığı bir alüminyum madeninde rastlanmaya başlanan diaspor taşı ancak 1990’lı yıllarda dünyada duyulmaya başlıyor.

1990’lı senelerde GIA (Gemological Institute of America) bu konuda dünyada söz sahibi olan kuruluş, bunu bir makalede yayınlıyor ve Type II (ikinci tür) olarak klasifikasyon listelerine ekliyor. Bu şekilde diaspor kristalinden tüm dünyanın haberi oluyor.

Mücevher kalitesindeki bu taş dünya üzerinde sadece Muğla’da bulundu. Taş dünya üzerinde ışığa göre renk değiştirebilen çok az sayıda kıymetli taşlardan birisi. Diaspor taşı, gün ışığında yeşil olurken, mum ışığında da pembe renk alabiliyor. Bu iki renk taşın renk skalasında iki uç noktadan beliriyor. Pembe ve yeşil arasındaki birçok ton gün ışığına, ortamdaki ışığa hatta bazen üzerinizdeki kıyafete değişebiliyor.

Tarih öncesi çağlarda yaşanan kültürün de izlerini taşıyan Anadolu, ilkçağ uygarlıklarının beşiğidir. Yaklaşık  M.Ö. 4000 yılından başlayarak Sümer, Hitit, Hatti, Urartu, Frigya, Lidya, Yunan, Roma, Bizans ve Türk kültürlerinin günümüze ulaşan mirasıyla Anadolu, bir “açık hava müzesi” durumdadır. Bugün ülkemizde 400 dolayındaki ören yerinde, 200’den fazla kamu müzesinde ve 100 kadar da özel müzede, iki buçuk milyondan fazla tarihsel eser sergilenmektedir.

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Türkiye, gerek doğal gerekse tarihi güzellikleriyle dünyanın en göz alıcı ülkelerinden bir tanesi durumda. Yurdun her köşesinde keşfedilmeyi bekleyen bambaşka bir hazine yatıyor. Konumlandıkları yerin iklim şartlarına, bitki örtüsüne ve daha birçok etkene bağlı olarak kimi doğal güzellikler için en uygun ziyaret dönemi yazın kimileri içinse kışın oluyor.

Bu kadar zengin ve tarihi, kültürel öneme sahip olan bir ülkenin düşmanı az olur mu? Peki bu hazineyi korumak kolay mı? Elbette kolay değil; onun için gözde ülke Türkiye, onun için hedef Anadolu, onun için her gün şehit veriyoruz, onun için bizi rahat bırakmıyorlar! Uyanık ol, ülkene sahip çık düşmanın oyuncağı olma, kardeş ol, birlik ol ve bu kıymetli hazineyi koru!. Çünkü tüm mazlum Türk ve İslam dünyası seni bekliyor!..

YORUM EKLE