Magnezyum, Vitamin D ve B12 Üçlüsü Ağır KOVİD’i Önlüyor

KOVİD’ in hafif atlatılmasında ve ölümlerin önlenmesinde beslenmenin ve besin desteklerinin ne kadar önemli olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz.

Kısa süre önce, kanda D vitamini seviyeleri düşük olanlarda KOVİD riskinin yüksek olduğu gösterilmişti. 

Singapur’da yapılan yeni bir çalışmada da magnezyum, vitamin D ve B12 üçlüsünün KOVİD’in seyri üzerine olan etkileri incelendi. 

KOVİD teşhisiyle hastaneye yatırılan hastaların 17’sine günde 1.000 D vitamini, 150 mg magnezyum ve 500 mcg B-12 vitamini (DMB) ortalama 5 gün verildi; DMB almayan 26 hasta ise kontrol grubu olarak değerlendirildi.

DMB alan 17 hastadan sadece üçüne (yüzde 17,6) hastane yattıkları süre içinde oksijen verilmesi gerekirken kontrol grubunda bu oran yüzde 61,5 olarak hesaplandı.

DMB grubunda yer alan ve oksijen verilmesi gereken 3 hastanın ikisi yoğun bakıma yatırılırken kontrol grubundakilerin tümünün yoğun bakımda takipleri icap etti.

DMB’ nin, yaş ve hipertansiyon gibi diğer risk faktörleri dikkate alındıktan sonra da koruyuculuğunun devam ettiği tespit edildi.

Vitamin ve minerallerin önemi

Vitamin D, NFkB ve diğer metabolizma yolları üzerinden enflamasyon baskılanmasına yardımcı oluyor.

Magnezyumun da D vitamini metabolizmasında birçok enzimin etki etmesinde ko-faktör olarak rol alıyor. Magnezyum eksikliği diyabet ve hipertansiyon riskini artırabiliyor.

Vitamin B-12 hem bağırsak mikrobiyotası hem bağışıklık sisteminin etkili olabilmesi gereklidir.

Vitamin D, B12 ve magnezyum kaynakları

Bu ve diğer tüm vitamin ve mineraller aslında adam gibi beslenen insanların diyetlerinde yeteri kadar mevcuttur ve bunların sadece özel durumlarda besin desteği (hap) şeklinde alınması icap edebilir.

Vitamin D ve vitamin B12 kaynaklarının en önemlileri kırmızı et, karaciğer, yumurta, balık, yoğurt gibi hayvansal gıdalardır.

Magnezyumdan zengin yiyecekler içinde ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler, bakliyat, kuru yemiş, çikolata, avokado ve tam tahıllar ilk sıralarda gelir.

Bilim dünyası beslenmenin önemini anlamaya başladı

Beslenme araştırmaları hakkındaki düşüncelerimi biliyorsunuz.

Gözleme dayalı, az sayıda vaka üzerinde yapılan bu araştırmanın da bilimsel bakımdan fazla bir ehemmiyeti olmamakla beraber beslenme ve besin desteklerine verilen önem bakımından son derecede değerlidir.

Birçok bilim adamı beslenmenin KOVİD’ in hafif atlatılmasındaki rolüne dikkat çekiyor: 

BMJ’nin Onursal Başkan Vekili Kailish Chand“Diyetle ilgili büyük bir halk kampanyası sadece hayat kurtarmakla kalmaz, ulusumuzun sağlığını sonsuza kadara da değiştirir” diyor.

İngiltere’de King College’de genetik epidemiyoloji profesörü Tom Spector da “Obezite ve kötü diyet KOVİD enfeksiyonuna şiddetli bir cevap için en büyük risk faktörlerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır” diyor.

Kaliforniya Üniversitesi pediatrik endokrinoloji profesörü Robert Lustig’in şu sözleri de çok önemli:

Koronavirüs kime bulaşacağı konusunda hiçbir ayırım yapmıyor, herkese bulaşabiliyor ama kimi öldüreceğini özel olarak seçiyor. Bunlar siyahiler, obez ve altta yatan hastalığı olanlardır. Bu üç faktör de işlenmiş gıdalarla ilgilidir. Öldüren işlenmiş gıdalardır.

Gelelim neticeye

KOVİD’e karşı şu anda etkili bir ilaç veya aşı olmadığı gibi yakın gelecekte de böyle bir beklenti yok.

KOVİD’de ağır hastalık tabloları ve ölümler hemen daima beslenme ve hayat tarzıyla yakından alâkalı olan kronik hastalıklara (diyabet, hipertansiyon, kanserler…) sahip olanlarda görülüyor.

KOVİD’i önlemek için tabii ki korunma tedbirlerine devam; ama virüsü kapanların hastalığı hafif atlatmaları için beslenmenin de maske, mesafe, musluk ve moral kadar önemli olduğunu unutmayalım.

Bilim dünyasının sadece KOVİD için değil tüm hastalıklar için beslenmenin ne kadar önemli olduğunu kavramakta daha fazla geç kalmamasını temenni ediyorum.

YORUM EKLE