Değerli okuyucularım;
İlay-ı Kelimetullah ülküsünün Alpereni: Muhsin Yazıcıoğlu’dur. Biz, Muhsin Başkanı çok özledik… Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayallerini ancak Alperenler gerçekleştirecektir. Şehit liderimiz Muhsin başkan kimseden emir ve talimat almadı, dışa bağımlı olmadı, güç odaklarının önünde eğilmedi, küresel diktatörlerin, karanlık merkezlerin emrine girmedi, onlarla kirli ve karanlık ilişkiler kurmadı… Muhsin Başkan , “Terörle müzakere olmaz” deniştir. Rahmetli liderimiz 2007 yılının ekim ayında yaptığı Güneydoğu gezisi sonrası Meclis’te düzenlediği basın toplantısında ,“Terör örgütü PKK; küresel, Kapitalist, emperyalist sistemin ve uluslararası sermayenin maşası ve BOP projesinin bir parçasıdır. PKK emperyalizmin öncü kuvveti onların taşeronu ve onların benzine bulanmış paçavrasıdır.” demişti.
Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu her zaman, “temiz toplum temiz siyaset” oldu. Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, her zaman soyguncularla, talancılarla, ülkeyi sömürenlerle mücadele etti. Şehit Liderimiz siyasette her zaman ilkeli ve tutarlıdır.
Bizim kültürümüzde kahramanlık gösteren kişilere alp adı verilmektedir. İnançlarımızı en güzel şekilde, başkalarının gıpta edeceği şekilde yaşayanlara da eren denir. Bir insanda, bu iki özellik yan yana gelmişse, o kişiye alperen adı verilir. Türkler alp oldukları dönemde çok büyük başarılar kazandılar ama, ama o başarılar alperenlik dönemindeki başarılar gibi kalıcı olamadı. Hun Türklerinin, Bulgar Türklerinin Batı kültürü içinde erimesi bu Türk topluluklarındaki eren ruhunun zayıflığıyla izah edilir.
“Muhsin Başkan”ın gerçek bir alperen olduğu konusunda herkes ittifak halindedir. “Muhsin Başkan”, inançlarını siyasette prim yapmak için asla kullanmamıştı. Bu nedenle, “Muhsin Başkan” oy endişesiyle cami çıkışlarında açıklama yapmamış, kameralardan mümkün olduğunca uzak durmuştu.
Ben, “Muhsin Başkan”ı “model insan” olarak kabul ederek, onun gibi yaşamaya; onun gibi davranmaya çalışan pek çok insan tanırım. Çünkü “Muhsin Başkan” bizden biriydi…
Şehit Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu, “Türk müsün, Müslüman mısın?” şeklindeki maksatlı sorularla meşgul olmayacak kadar ileri görüşlüydü. Türklüğünü kaybetmeden Müslüman olunabileceğinin, Müslüman olmanın bilim ve tekniğe sırt çevirmek olmadığının canlı bir örneğiydi.
Allah'ın izniyle bu suikasti unutmayacağız. Mekânın cennet olsun güzel insan…