Türkiye “Yenilik Ekonomisinde” Kaçıncı Sırada?

Dostlar;

Zor günler geçiriyoruz.

Çok dikkatli olmalıyız.
Bilim insanlarına ve sağlık kurallarına kesinlikle uyarak günlük yaşama devam ediyoruz.
Nasıl devam?
Eskisinden daha üretken olabilir miyiz?
Elbette.
Nitelikli eserler, dergiler, yazılar okuyarak..
Bilimsel ve güncel sohbetler açarak..

Ben de bu yazıda bir dergi ve bir kitaptan söz edeceğim.

Bir soruyla başlayalım;

Ülkemiz “yenilikçilikte” kaçıncı sırada?

Toplam 60 ülke içinde 35.nci sıradayız.

Almanya birinci sırada.

Yenilik (inovasyon) Endeksi yedi ana ölçüte göre hazırlanıyor.

Bunlar; AR-GE harcamaları, patent sayısı, yükseköğrenime kayıt, üretimin yarattığı katma değer, verimlilik, yüksek teknoloji yoğunluğu ve araştırmacı-akademik yayın sayısı.

İlk on içindeki ülkeler;

Almanya, Güney Kore, Singapur, İsviçre, İsveç, İsrail, Finlandiya, Danimarka, ABD, Fransa.

Bu bilgiler şu kaynaktan:
https://www.businessinsider.com/these-are-the-10-most-innovative-countries-bloomberg-says-2020-1

Visual Capitalist’in Bloomberg’in yıllık İnovasyon Endeksi’ne dayanarak hazırladığı Grafikte, Çin’i 15.nci sırada, İtalya’yı da 19.ncu sırada görmekteyiz. (HBT Sayı 207-13 Mart 2020)

Almanya’yı birinci sıraya yerleştiren ölçütler; patent sayıları, yüksek teknoloji yoğunluğu ve katma değerdeki yüksek gelişmeleri olmuştur.

Almanya’nın bu öncülüğü yalnızca bu günkü toplumsal yapısıyla ilgili değil, tarihsel geçmişiyle de bağlantılıdır.

1806 yılına kadar Kutsal Roma Cermen İmparatorluğunun bir parçasıdır.
1871’de ulus-devlet olmuştur.
1918-1933 arasında Weimar Cumhuriyeti olarak yaşayan Almanya 1933-1945 döneminde Hitler Faşizmini yaşamıştır.
İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşından sonra ikiye bölünen Almanya 1990′ da birleşmiş ve Almanya Federal Cumhuriyeti olarak bu günkü siyasal sistemine kavuşmuştur.

2000 yıllık bu uzun tarihte sayısız savaşlar, genişleyip daralan coğrafyalar, devrimler, karşı devrimler, büyük alt-üst oluşlar geçiren halk gecikmeli de olsa sanayi devrimini yaşamış, özellikle 1870 ve 80’lerden sonra büyük ekonomik, teknolojik atılımlar gerçekleştirmiş, dünyanın iki kez yeniden paylaşımına neden olmuş, ikinci savaşta dünya ile birlikte kendini de harabeye çevirmiştir.

1949’da ilk Batı Alman şansölyesi olan Konrad Adenauer ve Ekonomi Bakanı Ludwig Erhard “ekonomik mucize”ye önderlik etmişlerdir.

Uyguladıkları para-maliye ve üretkenlik politikaları ile dışsal faktörlerin etkisini (Truman Doktrini ve Marshall Yardımları) gelecek yazılarda konu edelim.

Yenilip yıkılmış bir ulusun yıkıntılarından şaşırtıcı bir büyüme ve üretkenlik nasıl ortaya çıkmıştır?

İşte bu sorunun yanıtını büyük ölçüde bulabileceğimiz yapıtlardan biri şudur:
Mary Fulbrook, Almanya’nın Kısa Tarihi, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 4.Baskı, 2018.

Bu kitap ile Herkese Bilim Teknoloji Dergisi bu zor günlerdeki güncel kasveti aşmada yardımcı olabilir.

Dostlar;
Yeryüzü aşkın ve sevginin yüzü olana dek bilim-sanat-felsefe çalışmaları sürecek..
Yakında güzel-güneşli-sağlıklı günler görmek umuduyla..

Sevgiyle-üretkenlikle kalın..

YORUM EKLE