AFRİN HAREKATI ÜZERİNE UYARILAR 2

Türk Milleti’nin kaybettiği vatan topraklarının hürriyetine dair asırlık yemini olan “Misak-ı Milli “ ideali; hamasi söylemlerle değil, gerçek anlamıyla, samimi birlik çaba­larıyla gerçekleşebilir. Seçim kaygısı ile ya­pılan, “eğer bir parti etrafında toplanılmazsa terör eylemlerinin artacağı, ülkenin bölüne­ceği, sınır güvenliğimizin tehlikeye düşeceği, İslâm diyarlarının yıkılmasının engelleneme­yeceği söylemlerinin samimiyetine inanmak mümkün değildir.

Bu söylemler “birlik davası” hedefinden çok politik arenada boy göster­me kaygısının mahsulüdür. Atılması gereken somut adımlar olmaksızın sadece söylemler üzerinden siyasetin millî ve yerli olduğunu söyleyemeyiz.

Elbette devlet için, devlet adamları için çözüm vardır ve olmalıdır. Bu çö­zümlerin neler olduğu kavga ile değil istişare ile belirlenir. Bu ülke sadece iktidar partisinin değil­dir. Bu ülke 80 milyon Türk Milleti’nin hatta Türkiye’de yaşama­yan bütün İslam coğrafyasının, Türk illerinindir.

Türk Milleti’nin, AKP- MHP’den ibaretmiş gibi davranma­dan; ehliyet sahibi, TBMM’de olan ve olmayan bütün siyasi partiler ve STK ile görüşüp, istişare edip milli politika­lar üretilmeli. Meclis dışındaki par­tiler ve muhalefet sa­fında yer alanlar iktidarın düşmanları değil en az devleti yönetenler kadar buülkenin sahipleridir.

Ülke insanın ayrışması, kamplara bölünmesi, milli ve gayri milli veya hayır ve şer cepheleri gibi ayrışması ancak millet düşmanlarının, ülkenin düşmanlarının işine yarar; başkaca da kimsenin işine yaramaz.

Atalar; “Bir düşman çok, bin dost az.” demişlerdir. O sebepten dostları­mızı ne kadar artırsak az, düşmanları­mızı ne kadar azaltırsak kârdır. Politi­kalarda bu düşünce esas alınmalıdır.

Mehmetçik görevini elbette yapa­cak!..

Mehmetçik görevini elbette her za­man başarıyla yaptığı gibi inşallah ya­pacak!..

Toplum olarak bizler ne yapacağız?.. Siyasiler ne yapacak?.. Ülkeyi yönetenler ne yapacak?.. İlim adamlarımız ne yapacak?.. Asıl olan budur.

Esed’le yağlı-ballı iken ne oldu da birden bire Esed’i düşman ilan et­tik? Erdoğan-Emine Hanım ile Esed- Esma Hanım dörtlüsünün güzel fotoğ­raflarının ardından ne oldu da Türk-İslam beldeleri işgale uğradı? Bunda bizim sorumluluğumuz yok mu?..

Türkiye dünyanın her ülkesiylekavgalı mı olmalı… Ülkelere ve yöne­ticilerine hakaretli sözlerle mi ce­vap vermeli… Diplomasideki incelik ve nezaket için Yavuz’un topuz yerine güllü lokum hediyesi ne kadar güzel bir örnek: “Herkes yediğinden ikram eder!” Ve bir Türk yöneticisine yakışan da bu olmalı.

Her şeye rağmen Türk Milleti ve devleti yaşayacak, düşmanları kahrolacaktır.

Milletimizin uyanması yöneticilerimizin basiretle hareket etmesi dilek temenni ve duasıyla..

YORUM EKLE