Afrin nihai son değil!

Cumartesi günkü “ABD müttefik mi?” başlıklı yazımı hatırlarsınız. Eğer; hala okumadıysanız sitede durmaktadır. Okumanızı tavsiye ederim. Bu yazıda, “Zeytin Dalı” operasyonun ne kadar haklı gerekçelere dayandığını yazmıştım. Bugünkü yazıda da bu savımı, biraz daha açacağım. Afrin’de kahraman ordumuz maalesef şehitler verse de başarılı bir şekilde içeriye doğru ilerlemektedir.

Ancak; daha nereye kadar gidebilir? Kestirmek mümkün değil. Münbiç’e girer miyiz? Bilemem. Ben müneccim değilim.

Fakat; bildiğim bir şey var ki PYD’le olan sıcak çatışma ve ABD’le olan diplomatik sürtüşmeler, bir süre daha sürecek gibi gözüküyor. Bunda ABD’nin tutumunun etkisi büyük.

 Hiç şüpheniz olmasın. Peki, hala resmi olarak “müttefiki!” gözüken bir ülkeye bu ihaneti neden yapıyor? Çünkü; çıkarları bunu gerektiriyor değerli okurlar. Önceki gün, ABD’nin askeri kanadından üst düzey bir yetkili olan, Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Korgeneral Herbert Raymand Mc Master, İstanbul’da Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın’la görüştü.

Görüşme sonrası, müttefiklik vurgusu yapılırken, terörle mücadelede stratejik ortaklık kararı alındı. Ne diyeyim, gülüp geçeyim bari! Buna inanmak mümkün mü değerli dostlar? Aynı ABD, dün yaptığı açıklamada PYD’ye yapılan silah ve para yardımlarını arttıracaklarını söylemedi mi? Peki, ABD bir çelişki içerisinde mi?

 Hayır. ABD, askeri bir yetkili göndererek önce sopa gösteriyor. Daha fazla ilerleme der gibi.

Ancak; Türkiye ile sıcak bir çatışmayı da göze alamaz. Bunu daha önce, Irak’ta, Afganistan’da, Vietnam’da göze aldı. Başına neler geldiğini hepimiz biliyoruz.

O zaman, planı ne?

PYD-YPG ELİYLE BÖLÜNMÜŞ BİR KÜRT YÖNETİMİ KURMAK

ABD, PYD-YPG eliyle Suriye’nin kuzeyinde kuracağı bu bölünmüş Kürt varlığıyla bu bölgedeki, zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarını güvenli bir şekilde çıkarmanın peşinde. Çünkü; burada güçlü bir rejim olursa tıpkı, Kaddafi’de olduğu gibi istediklerini alamayacaktır. Büyük Kürdistan’ı kurmak isterse, bu zaten Kürtleri uyutmak için baştan beri sunulan bir hayaldi.

O zaman da gene, merkezi bir devlet olur ve istediklerini rahatça buradan çıkaramayacaktır. Kürtleri 1930’lara kadar hatırlayan emperyalist Batı, İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte, kendi derdine düşmüştür.

1991’de Sovyet Bloğu’nun çökmesiyle yeniden, yarattığı küresel dünyada tek başına söz sahibi olmak isteyen Batı, ne gariptir ki Kürtleri biran da hatırlar olmuştur. Uzun uzun burada açmayacağım bu bahsi. Amaç, belli değerli dostlar. Güçsüz, ama maşa bir Kürt varlığı.

ÇİN’İN ORTAYA ÇIKMASI OYUNU BOZDU

Artık, paylaşım savaşları olmuyor. Bu, I. Dünya Savaşı’nın bir argümanıydı. İdeolojik harp de olmamakta. Bu da II. Dünya Savaşı’nın bir düsturuydu.

 Peki,  bugünkü dünyada ne oluyor? Soğuk Savaş döneminin kapanmasıyla bloklaşmalar dönemi bitmiş. Tek hakim, küresel Batı olmuştu, bildiğiniz üzere.

 Şimdi artık, bu da yok. Avrupa, ABD’yle olan Nato bloğundan çıkmak istiyor. Kendine ayrı bir birlik kuracakmış. ABD neredeyse, “müttefiki!” olan Türkiye’yle karşı karşıya gelmek üzere. Hem de kimin için? Ne olduğu belirsiz, PYD çapulcuları için. Bu Rusya ve Çin’in işine gelir. Türkiye, Nato’dan çıkar demiyorum.

 ABD’de de zaten kolay kolay bırakmaz. Artık, kısa vadeli, rekabet ortaklıkları olacaktır. Bir bakmışsın, Türkiye, Rusya’yla yan yana. Bir bakmışsın, Avrupa, ABD’yle yollarını ayırmış. Hiç belli olmaz. Çıkar neyi gerektiriyorsa o politika yürüyecektir.

Bu duruma sebebiyet veren, Çin’in dünyada söz sahibi olmak istemesidir. Malum, parsayı kaptırmamalı.

Uzun lafın kısası, ABD’yle Türkiye, Suriye konusunda bir süre daha sıcak saatler yaşayacak gibi. Oyun çok büyük.

 Emperyalist ABD, kolay kolay Ortadoğu’daki çıkarlarından vazgeçmez. Anlayacağınız, Afrin son değildir!

Bakalım, Perşembe günü Tillerson Türkiye’ye geliyor.

 Umarım, işler düzelir.

Mert KAPLAN

YORUM EKLE