BİRLEŞTİRMEK Mİ AYRIŞTIRMAK MI?

Hani eskiler demişler ya;“Dost kazan dost ananda doğurur düşman!” Marifet dost kazanmakta düşman değil. Anlaşılmaz bir olaydır ve anlamı dedir bilmem. Lakin bizim devlet adamlarımız içerde ve dışarıda ayrıştırmanın marifet olduğunu inanıyorlar her halde ki, Afrin’de Mehmetçiklerimiz can verip kanlarını döktükleri şu günlerde hala milleti bir birinden ayrıştırmanın, bölüp parçalamanın derdine düşmüşler. Sayın Cumhurbaşkanı; “Afrin harekâtıyla ilgili Bay Kemal’e rağmen temizliyoruz.” Kılıçtaroğlu’nun Afrin Harekâtını engellemek için ne yaptığını merak ettim doğrusu!

Devleti idare eden devlet adamları gerek iktidar ve gerekse ana muhalefet - mecliste    bulunan diğer muhalefet iktidarın kanatları altına sığındı. Bir birlerini vatan haini olarak suçluyorlar. Bir birlerinin önünü kesmek için sadece muhalefet yapmış olmak için veya ana muhalefeti tenkit etmek için birbirlerine saldırıyorlar.

Hani Afrin’de yapılan Zeytin Dalı Harekâtını herkes destekliyordu? Ne oldu da değişik kanallardan bir birimizi ötekileştirmek için yine ekranları işgal ediyorsunuz?1980 öncesinde olduğu gibi milletin birlik ve beraberliğini bozduğunuz takdirde, milletteki ortak değerleri örselediğiniz takdirde iktidar olsanız ne var olmasanız ne var? Milletin camilerini ayrıştırsanız, sokaklarını ayırsanız elinize ne geçecek?

         Devletin ve milletin bekası için birlikte mücadele vermesi gerekenler, milletin ve devletin kurumlarının ayrıştırılması için mücadele veriyorlar.Ama şuurla ama gafletle!? İşin garibi birbirlerini alt ekmek için millete verdikleri zararları dikkate almadan, millete zarar verecek halde kural dışı kavga ediyorlar.

Yetmiyor her halde ki; devletimizin başında devleti idare makamındaki devlet adamları hala “ben dedim oldu” veya “benim dediğim olur” mantığı ile kurumlarla savaşmaktan ve kurumların başındaki insanları oralardan meşru zeminlerde göndermek yerine kurumlarla savaşmayı ve karşı tarafta iktidar olmak uğruna olura olmaza muhalefet etmeyi marifet olarak algılıyorlar.

         Sayın Cumhurbaşkanı; “Benim Dışişleri Bakanım!” gibi bir ifade ile görevli bütün bakan ve bürokratların kendi emir ve talimatlarını yerine getirmesi gereken memurlar olarak algılıyor her haldeki bu haliyle ülkenin demokratik bir ülke olduğunu unutmuş görünüyor. Ana muhalefettin genel başkanında da aynı mantığın olduğunu bilmem anlatmaya gerek var mı? Hani bu ülke muz cumhuriyeti değildi.Hani bu ülke demokratik Hukuk devleti idi? Hangisi doğru(?!)

Şu günlerde en çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz, zor günlerde neyin kavgasını veriyorsunuz sayın yetkililer? Orada Mehmetçiklerimiz hayat memat mücadelesi verirken bu ayrışma niye, bu kavgalar niye? Kurumların başındaki adamların farklı görüş ve düşüncelerde olması bir yana; bu adamlar yüzünden milletin kurumlarını niye cezalandırmanın peşindesiniz? Üstelik Sayın Cumhurbaşkanının kürsülerden her talimatını devletin organları, hükümet, meclis niye görüşmek yerine emir telakki ediyor. Bu davranış o kurumların demokratikliğine zarar vermiyor mu?

Belki siyaset adamlarının bir birleri ile kavgası onların partilerine oy olarak kar hanelerine yazılabilir sanıyorlar ama milletin birlik-beraberlik ve gelişme hanesine hep zarar olarak yazılıyor. Sizler kavga ederek ortamı gerdiğinizde; millette kendi kendine geriliyor ve kimyası bozuluyor. Tıpkı evde ana babası kavga ederken kuytulara saklanan ve bağırma seslerini duymak istemeyen çocuklar gibi kulaklarını tıkıyor, sizi dinlememek için haber bile izlemiyor.

Siyaset adamları 2019 senesinde, -gerçi 2018 mi desek acaba- yapılacak seçimleri kazanmak için kavga edeceklerine, ülkede enflasyonun düşürülmesi için, faizlerin indirilmesi için hatta mümkünse sıfırlanması için, açlık sınırının altında yaşamaya çalışan ve evine, çocuklarına isteklerini götüremeyen insanların hayatını biraz olsun rahatlatmak için mücadele verseler. Ortak paydada ülkenin birlik ve beraberliği için, kalkınması için çalışsalar olmaz mı?

Barış ortamı içinde yaşayan milletin, ülkemizin birliği ve dirliği için çok daha rahat çalışma ve üretme imkânı olacaktır. Ülkemizin güvenliği için mücadele veren Ordumuz ve Güvenlik güçlerimizde ülkemizde sağlanan kardeşlik ortamı içinde çok daha rahat mücadele edeceklerdir.

Vatan müdafaasında olan insanların geride kalanları için endişe etmeden kafalarının ve gönüllerinin rahat olması gerekir. Devlet adamları kendi içlerinde ülkenin insanlarını ötekileştirirken; “yarın bende ne olacağım” endişesi taşıyan insanların canlarını, hayatlarını görül rahatlığı içinde ortaya koymaları düşünülemez.

Tarihten ders almak görevimizdir. Devletimizin yıkılmasından az bir zaman önce bir kısım millet ve devlet düşmanlarının çalışmaları neticesinde; vatansever oldukları halde devletin kurumları ile savaşan, meşru yönetimi devirmek için mücadele veren İttihat ve terakki partisi ve yöneticileri iktidar olmak, partilerini iktidar etmek için devletin bütün kurumlarını ve başındaki insanları tarumar etmişlerdi. Devletin yönetimini davranışları ile bozan Enver Paşa ve arkadaşlarının sözüm ona kahramanlıkları ve iyi niyetleri, iktidar hırsları ülkemizi yıkmaktan başta bir işe yaramamıştır.

Devlet adamlarının görevi illa iktidar olmak değil, ülkenin birlik ve beraberliğinin sağlanması için iktidarı ile muhalefeti ile birbirini dinlemek ve doğrularda yardımcı olmak, yanlışlarda uyarmaktır. Tabi ki kabul edene…

Dinlemeyenlerin ülkeyi ne kadarcık bir karaya sıkıştırdıkları meydanda değil mi?

YORUM EKLE