Biz Uzmanlar Niye Sınıfta Kaldık?..

Arada bir de olsa, öz eleştiri yapmak çok faydalıdır.

Kendinizi yenilemek, güçlendirmek için bu şarttır.

Madem ki, Türkiye’nin iktisadında, politikasında söylediklerimiz ve söyleyeceklerimiz var, bu güne kadar ekonomi-politika-sosyal bilim uzmanları olarak nerede hatalar yaptık, eksiğimiz nedir?..

Kimilerimiz, bürokraside, bakanlıklarda, özel kesimde; kimilerimiz üniversitelerde, medyada, iş dünyasında görev yaptık, çalıştık, yazdık, konuştuk, anlattık..

Kısacası son 40-50 yılda “teorik ve pratik etkinlikler olarak” bu ülkenin gidişatına etki etmeye çalıştık..

Bunlar aklımdan geçerken, en yakın arkadaşım, dostum, fikir meydanımız, özgürlük alanımız YAZAR PORTAL’a elimde olmadan konuşmaya ve gördüğünüz gibi, yazmaya-anlatmaya başladım sırlarımı..

“Sevgili dostlar, acaba biz, kendi gök kubbelerimizde bilinen klasik iktisat teorilerini çevremize anlatırken, Tarih- Ekonomi- Siyaset bilimini sadece yönetenlerin resmi geçitlerinden ibaret sanırken, geniş halk yığınlarının geçimini- dirliğini- tarihsel ve toplumsal dinamiklerini öğrenmezken, soyut ve yüzeysel bilgilerimizi yazıp-çizerken neler yaptık, neler yaptırdık da Türkiye’yi 2021’deki bu noktaya getirdik?”

Kendi gök kubbelerimizde, sıcak odalarımızda kendimizi mi tatmin ediyorduk?

Uygulamada 1961 çağdaş ve demokratik anayasamız bize çağdaşlık yolunda devam etmenin yollarını açmıştı.
12 Mart, 12 Eylül, 24 Ocak darbe ve yeni liberal politikalara yeterli tepkiyi niçin veremedik?

Aydınların, yazıp-çizen demokratların kendi masalarından nelerin yapılması gerektiğini söylemelerinin çok anlamı yoktur.

Özgürlükler, demokrasi, toplumsal kalkınma ve refah “fiili neticelerle meydana çıkmaktadır.”

Katılımcı demokrasi ancak toplumsal örgütlenmelerle mümkündür. Tüm kesimler bunun içinde yer almalıdır.

İşçiye, çiftçiye, esnafa, işsize, öğrenciye, tüm çalışan kesimlere fiilen giderek kendi çıkarları için tek yolun örgütlenmek olduğunu kavratmak gerekiyordu.

İşte bunu sağlayamadı aydınlar, sosyal demokratlar, halkçılar..

Bu aydınlanma-aydınlatma ve örgütlenme görevleri başarılı olamayınca devreye başka güçler, gruplar, cemaatler giriyor ve yoksulluğu, cehaleti kullanarak genç beyinleri bilim dışı söylemlerle kuşatıyorlar..

İşte bu durumda memleketin gerçek anlamda kalkınması, çağdaşlaşması ve laik-demokratik sosyal bir hukuk devleti olması yönünde ilerleyebilmesi için yeniden halkın örgütlenmesi gerekli olmaktadır.

Bu yönde katkı vermeye devam edeceğiz.

Sağlıkla ve üretkenlikle..

YORUM EKLE