Cahiliye Dönemini Hortlatmaya Çalışıyorlar!

Bir araştırma şirketinin ifadesine göre: Türkiye’de kendisini ateist (tanrı inancının reddi) olarak tanımlayanların oranı yüzde 1’den yüzde 3’e çıkmış, deist (bir yaratıcının varlığını kabul etmekle birlikte dinlerin ilahi değil insan yapısı olduğunu kabul etmek) olarak tanımlayanların oranı ise yüzde 1’den ikiye yükseldiği öne sürülüyor!..

Bu amaçla ülkemizde faaliyet gösteren resmî bir dernek dahi mevcut. Dernek 2014 yılında İstanbul’da kurulmuş; Ateizm Derneği’nin Ekim 2018’den beri başkanlığını yürüten S. Ö. İsimli kadın faaliyetlerine devam ettiklerini övünçle anlatıyor..

Ateizm Nedir? Ateizmin felsefesi tanrıyı tanımamaktadır. Türk Dil Kurumunun da açıklaması bu yönde olup, tanımı tanrı tanımazlık şeklindedir. Kısacası inançsızlık durumuna ateizm denir. İnanmayanlar ise ateist olarak adlandırılır.

Bu kelimenin kökü Fransızcadan geliyor. Ateistler sadece tanrıyı değil ruhani varlıkları da ret etmektedirler. Aynı zamanda tüm metafizik durumlarını da kabul etmezler. Ateistler konusu dinler ile alakalı değildir. Doğrudan tanrı ile ilgilenmezler.

Sözlükte “meyledip yönelmek, gerçekten sapmak, emredileni yerine getirmemek, kuşku duymak, mücadele ve münakaşa etmek” gibi anlamlara gelen ilhâd kelâm terimi olarak “Allah’ın varlığı veya birliğini, dinin temel hükümlerini inkâr etmek, bunlar hakkında kuşku beslemek veya uyandırmak, dinî kuralları hafife almak” manasından kullanılır.

İlahi dinden sapan kimseye mülhid denir. Kur’ân-ı Kerîm’de fiil ve masdar halinde geçtiği dört âyette, “Allah’ın isimlerini tahrif ve tağyir ederek O’nu inkâra kalkışmak, Kur’an’ın Allah tarafından gönderildiğine inanmamak ve onu başka birine nisbet etmek, haktan sapmak, âyetleri yalanlamak, sapıkça te’vil ve tahrif etmek” şeklinde özetlenebilecek bir mânada kullanılmıştır (el-Hac 22/25).

“Göklerin ve yerin hazineleri Allah’a aittir. İnkârcılar, nankörlükleriyle ancak kendilerine zarar verirler: “Göklerin ve yerin anahtarları (mutlak hükümranlığı) O’nundur. Allah’ın ayetlerini inkâr edenler var ya, işte onlar hüsrana uğrayanlardır.” (Zümer, 39: 63).

Bu âyetlerin birinde zulümle birlikte ve onunla eş anlamlı olarak zikredilen ilhâd böylece Câhiliye ahlâkının ve tavrının karakteristik özelliği şeklinde zikredilir. Kur’an’a karşı cahilce inat etme, Allah’ın âyetlerine bir türlü teslim olmama, onları inkâr etme Câhiliye tavrının belirgin özelliğini yansıtır.

Son yollarda internet ortamında ve arkadaş çevresinde yaygınlaşan bu sapık akım gençlerimizi hedef almış durumdadır. Uyuşturucu ve alkolün yaygınlaşmasına bağlı olarak bazı kanallarda, özellikle yutup kanallarında sapık düşüncelerin  yaygınlaşması gençleri sapkınlığa sürüklemektedir. Avrupada yaygınlaşan bu  sapkın akımın mensupları ülkemizde de faaliyetlerini hızlandırmışlardır.

Alkol ve uyuşturucu ile yaygınlaşan ateizm sapkınlığı çocuklarımızı tuzaklarına çekmekte ilahi dinlere karşı savaş açmış bulunmaktadır. Anne ve babalar olarak, öğretmenleri olarak bu sapıklarla mücadele etmek bizlerin görevidir. Uyuştucu nasıl tehlikeli ise ateizm- Tanrı tanımazlık da o denli tehlikeli ve sapık bir düşüncedir. Cahiliye döneminin sapık düşüncesini yeniden hortlatmaya çalışıyor Ebu Cehil’in torunları…

Cenab-ı Allah Kur’anı Kerim’inde bizleri uyarıyor: “Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah ile peygamberlerini birbirinden ayırmak isteyenler, “Bir kısmına inanırız ama bir kısmına inanmayız” diyenler ve bunlar arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu, işte gerçek kâfirler bunlardır ve biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.”

“Allah’a ve peygamberlerine iman edip onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince, işte Allah onlara mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcıdır ve sonsuz rahmet sahibidir.”(Nisa Suresi:150-152)

Her türlü kötü alışkanlıklara karşı ve sapık fikirlerle çocuklarımızı zehirleyen hainlere karşı yakınları olarak çocuklarımıza sevgiyle yaklaşmalı, arkadaşlıkları takip edilmelidir. Ayrıca dini eğitimleri de ihmal edilmemelidir.

Cahiliye dönemini aratmayan Şeytanın dostlarına karşı çocuklarınızı korumak zorundayız. Koruyun ki: en sevdikleriniz iki cihan da ziyan olmasın. İman Şeref’inden mahrum olan olsa olsa Şeytanın dostu olur, onlardan da ülkemize ve  insanlığa hiç bir fayda gelmez. Gençlerimizi, çocuklarımızı bu sapıkların eline bırakamayız, bırakmamalıyız. Devlet olarak da bu konuda etkin ve ciddi tedbirler almak durumdayız…Bu bir zehirdir, toplumu ve insanımızı zehirler!

YORUM EKLE