Edebiyat Eserlerin Değerlendirilmesi…

EDEBİ ÜRÜNLERDE “DEĞERLENDİRME” KONUSU..

“…Edebiyatta felsefi olanı bulmak için etik boyuta bakılmalı… bunun da yolu… yapıtın değerinin saptanması, söylediklerine, gösterdiklerine uygun değerlendirilebilmesidir…”
(Atalay Girgin, Edebiyatta Felsefe, Felsefe ve Edebiyat, Çizgi Kitabevi, Eylül 2014, Sayfa 257-264)

GİRİŞ

Genel olarak bilimde olsun sanatta olsun, felsefede, hatta sadece entelektüel etkinliklerde değil, hayatın her anında şu üç soru insan yaşamının temel dinamikleridir;

-Ne yapacağız(yapmalı)?
-Niçin yapacağız(yapmalı)?
-Nasıl yapmalı(yapacağız)?

Elbette bu soruların yanına veya devamına yer ve zaman(kapsam)boyutlarını da katarak bir işin-eylemin gerçekleşme planını tamamlarız.
“Ne yapılmalı” sorusu, konuyu, işin-eylemin amacını ortaya koyar.

“Niçin” sorusu o konunun önemini-gerekçesini, insan için, dünyamız için, toplumsal gelişme için anlamını ortaya koymak demektir.
“Nasıl yapmalı” sorusu da bilimde yöntemi, sanatta estetiği gündeme getirir.

DEĞER KAVRAMI

Değer kavramı felsefenin içindedir. İoanna Kuçuradi’ye göre;

“Değer; bir şeyin değeri… o şeyin kendisiyle aynı türden şeyler arasındaki özel yeridir; bir yazın yapıtı söz konusu olduğunda bu, o yapıtın ait olduğu alandaki yeri demektir… değer yargılarından ve etik değerlerden ayrıdır bu değer kavramı…

YAPITLARI DEĞERLENDİRME

“…Bir yazın yapıtını değerlendirme etkinliği karmaşık bilgisel bir etkinliktir…bir yapıtın kendi alanındaki özel yerini, sonra da önemini ortaya koyabilmeyi sağlar.”

“…Değerlendirmenin amacı bir yapıtın değerini ortaya koymak, bu değeri kavramak ve göstermektir… yapıtta olan bir değeri, ona özgü bir özelliği yakalamak ve ortaya koymaktır…”(İoanna Kuçuradi, Değer, Değerler ve Yazın, Felsefe ve Edebiyat, Çizgi Kitabevi, Eylül 2014, Sayfa 13- 14-15)

Değerlendirme, “değer atfetmek” değildir.

Değerlendirme, bazı okur-yazarların bir model veya kurama göre yapıta “değer biçme”leri de değildir.

Bir yapıtı doğru değerlendirmek için kanımca önce yapıtı anlamak gereklidir.

Yazar hangi insan ilişkilerini, toplumsal ilişkileri, yaşantı ve eylem olanaklarını ve bunlar ile hangi etik değerlerin örneğini vermek istemiştir?

Ve bunu nasıl ve ne ölçüde başarmıştır?..

Biz yapıtı değerlendirirken bunu kavrayıp ortaya koyabilmeliyiz.

Yapıtı değerlendirirken ikinci aşama, eserin kendi alanındaki yerini belirlemektir.

Üçüncü aşamada ise, yapıtın insan için, dünya için, toplum ve insancıl gelişmeler için öneminin, anlamının ne olduğunu göstermek, etik değerler için anlamını sorgulamak gereklidir.

Bu noktada elbette etik değerlerin felsefi bilgisi, değer bilgisi zorunludur.

Edebi ürünlerin değerlendirilmesi söz konusu olduğunda temelde iki boyut esas alınmalıdır.

Etik ve Estetik boyutlar.

Etik boyut, “…ne anlatıldığı, niçin anlatıldığı, yapıta içselleştirilen sorun ya da sorunlar, ortaya konan olay ve etik ilişkilerle ilgilidir. Estetik boyut, biçim özellikleri itibariyle “nasıl anlatıldığı” ile ilgilidir…”(Atalay Girgin, Edebiyat Nedir Ki, Dorlion Yayınları, 2019, Sayfa 19)

Giriş’te verdiğimiz ve insan yaşamındaki amaçsallığın özü olan; “neyi, niçin, nasıl yapacağımız” üçlüsündeki bütünlük, felsefeci ve yazar Atalay Girgin tarafından yukarıdaki eserinde edebi yapıtların değerlendirilmesinde özlü biçimde verilmiştir.

Yine söz konusu eserde, edebiyat eleştirisi ve edebiyat değerlendirmesinin özellikleri arasında, eserin insan açısından ortaya koyduğu sorunların ve etik eylem olanaklarının bulgulanması da sayılmaktadır.(a.g.e. sayfa20)

Büyük Şair Nazım Hikmet de, Kemal Tahir’e yazdığı mektuplarda, bir sanat eserini değerlendirirken hem ne denildiğini hem de nasıl söylendiğini önemsemektedir. Nasıl söylendiğinden önce ne denildiğine daha özel bir ağırlık vermektedir. (Halit Suiçmez, Gerçek Edebiyat, 13.12.2020)

SANATIN İŞLEVİ

Sanat yapıtlarının işlevleri çok sayıdadır.

Ancak bunları elbette belirleyici işlevler ve diğer amaçlar şeklinde ayırmak gerekir.

En başta gerçekliğin bilgisini göstermek gelmektedir.

Yanı sıra insancıl duyarlılığı geliştirmek, estetik haz vermek, insanı deneyimli kılmak ve insanda estetik bilinci oluşturup geliştirmek şeklinde sıralayabiliriz.

Eleştirmen Cengiz Gündoğdu’ya göre, “roman önünde sonunda insan araştırmasıdır.”(Cengiz Gündoğdu, Romanda Estetik Kalkışma-1,İnsancıl Yayınları, 2015, Sayfa 11)

Roman insanı, insanın dramını anlatır.

Ekonomi Politik insanın toplumsal ilişkilerini, durumlarını araştırıp açıklar.

İnsanın dramını bilmeden durumunu anlayamayız.

Böylece gerçekçi edebiyatın insanı ve ilişkilerini anlamada büyük etkisi olduğunu saptamış oluyoruz.

Tarihçi Kemal Karpat, “…benim düşünce, duygu bakımımdan gelişmemde insanları ve toplumları anlamamda edebiyatın birinci derecede etkisi olmuştur…” diyerek, sanatın işlevi hakkında somut bir örnek oluşturmaktadır.( Prof. Dr. Kemal Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Edebiyat ve Toplum, 4. Baskı, Timaş Yayınları, 2019, Sayfa 8)

Sonuç olarak diyebiliriz ki, edebi yapıtların değerlendirilmesi, kitapların tanıtımından, özetlenmesinden, onlara değer atfetme ve değer biçilmesinden ayrı bir konudur.

Bir edebi eserin değerlendirilmesi öz olarak etik ve estetik yönden incelenmesidir.

Bu da, yapıtın neyi konu aldığı, niçin yazıldığı, insan ve toplum açısından neyi amaçladığı, hangi insani ve toplumsal ilişkileri irdeleyerek gösterdiği ve tüm bunları nasıl bir edebi estetik ile yaptığının saptanarak ortaya konulmasıdır.

YORUM EKLE