"Onları rahatsız etmeye hep birlikte devam edeceğiz"

- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: (1) - "Türkiye'nin varlığı, milli birlik ve dayanışma azmimizin seviyesi emperyalist mihrakların, terör maşalarının Türk ve İslam düşmanlığında buluşmuş mahlukların uykularını kaçırmaktadır. Elbette onlara uykuyu haram edeceğiz. Onları rahatsız etmeye hep birlikte devam edeceğiz" - "AB'nin Doğu Akdeniz'de ne işi vardır? Bu alanda ne hakla hangi yetkiyle söz söyleyebilmektedir? Mesele hidrokarbon arama faaliyetlerinin ötesine çoktan geçmiştir. Mesele egemenlik meselesidir, mesele Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklüğünün Doğu Akdeniz'deki tarihi ve haklı varlığıdır"

KARABÜK (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye'nin varlığı, milli birlik ve dayanışma azmimizin seviyesi emperyalist mihrakların, terör maşalarının Türk ve İslam düşmanlığında buluşmuş mahlukların uykularını kaçırmaktadır. Elbette onlara uykuyu haram edeceğiz. Onları rahatsız etmeye hep birlikte devam edeceğiz." dedi.

Bahçeli, Karabük Belediyesi önünde yaptığı konuşmada, Karabük'ün istikrarın devamından yana seçim yaptığını belirterek, MHP'nin vatandaşların güvenini boşa çıkarmayacağını söyledi.

Karabük için çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Bahçeli, "Karabük'ü umutlarıyla geleceğe taşıyacağız. MHP'nin mahalli idarelerdeki marka değeri, yüksektir. Kaldı ki bunun ispatı Karabük'tür. Karabük desteğini esirgemedi." diye konuştu.

Milli onurunu ayaklar altına almak için sıraya girenlere asla boyun eğmediklerine işaret eden Bahçeli, şunları kaydetti:

"Bu kapsamda MHP'nin geri adımı olamaz. çelişkisi olamaz, tereddütü olamaz. Nitekim olmamıştır. MHP'nin önem ve öncelik sıralaması bellidir. Sinesinden doğduğumuz Türk milletinin, hem tercümanıyız hem de düşmeyecek son kalesiyiz. Karabük yanımızda olduğu müddetçe sağlam duruşumuzu sonuna kadar muhafaza edeceğiz. Ülkemiz bugün çok cepheli bir mücadele içinde. Vicdan sahibi her insan bu mücadelenin boyutunu görmektedir. Türkiye hazımsızlığı yaşayan dış güçler sürekli komplo ve kumpas peşindedir. Elimizi bağlamak istiyorlar, önümüzü kesmek istiyorlar. Geleceğimizi karalamak ve kundaklamak için pusu üstüne pusu kuruyorlar. Bir yandan ABD, diğer yandan AB ülkeleri, ülkemizin sinir uçlarıyla oynuyorlar. Milli sabrı zorluyorlar, ibretle izliyoruz ki egemenlik haklarımızı gölgeleme teşebbüsleri, tarihsel hak ve menfaatlerimizi tahrip etme emelleri artmış ve azgınlaşmıştır. Türkiye'nin varlığı, milli birlik ve dayanışma azmimizin seviyesi emperyalist mihrakların, terör maşalarının Türk ve İslam düşmanlığında buluşmuş mahlukların uykularını kaçırmaktadır. Elbette onlara uykuyu haram edeceğiz. Onları rahatsız etmeye hep birlikte devam edeceğiz. Milletimizle kapanmamış hesabı bulunan odakların tedavüle soktukları kara kampanyaları inşallah yıkıp gececeğiz."

Geçmişten bugüne kuyruk acısı çekenlerin acılarını daha da derinleştireceklerini vurgulayan Bahçeli, "Türk milletinin kitabında teslim olmak yazmaz. Süngü düşürmek yazmaz. Diz çökmek yazmaz. Tehditler karşısında eğilip bükülmek yazmaz, yazmayacaktır. Büyük milletimiz korkuyu korkutmuş beşeri bir ihtişamdır. Tehlikelerin içinden hilal gibi doğmayı başarmış kutlu bir iradedir. Haklı ve meşru bir mücadeleden kaçmak vazgeçmek Türk milletine yabancıdır." dedi.

- "AB'nin, Türkiye husumeti gizlenemez düzeydedir"

Bahçeli, 15 Temmuz’da, hain FETÖ darbe girişiminin üçüncü yılında, Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nü idrak edilen bir süreçte, Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyi'nin skandal ve sakat bir kararla Türkiye alerjisini gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Biliniz ki, AB tarafından seçilen tarih çok düşündürücüdür, açıkça maksatlıdır, adeta mesaj yüklüdür. Yaptırım kararlarını ihtiva eden paketin 15 Temmuz'da onay ve ilanı AB'nin nerede durduğunu, kimlere selam gönderip sevimlilik yarışına girdiğini ayan beyan ispatlamaktadır. AB'nin hem bünyesi hem de karar organları hastadır, ağır hasarlıdır. Türkiye husumeti ise gizlenemez düzeydedir. Ülkemizin Doğu Akdeniz'de gerçekleştirdiği sondaj faaliyetlerini gerekçe göstererek, eften püften bir dizi yaptırım kararını öngören ucuz paketin AB Dışişleri Bakanları tarafından onaylanması bizim nazarımızda solmuş ve sararmış kağıt parçasından farksızdır ve hukuksuzluğun farikasıdır."

AB'nin, Türkiye'nin stratejik kimliğini sorgulamaya cüret ettiğini, egemenlik haklarımıza zarar vermeye ahlaksızca tevessül ettiğini ifade eden Bahçeli, "Bu yanlıştır, hukuksuzdur, adaletsizdir, değersizdir, kokuşmuşluktur." diye konuştu.

- "Mesele egemenlik meselesidir"

"Türkiye, Doğu Akdeniz'e sismik ve sondaj gemileri gönderdi diye, 2020 yılı için Türkiye'ye yapılacak katılım öncesi yardımlarda kısıntıya gidilecekmiş." diyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Avrupa Yatırım Bankası'ndan Türkiye'ye verilen krediler gözden geçirilecekmiş. Kapsamlı Hava Ulaştırma Anlaşmasıyla ilgili müzakereler askıya alınacakmış. Ortaklık Konseyi ve Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantıları da kesintiye uğrayacakmış. AB tutarsızdır, ikiyüzlüdür, düşmanca yaklaşımını deşifre etmiştir. Karabük'ten, AB'ye ve AB beslemelerine açık seçik sesleniyorum, yaptırımlarını alsınlar da başlarına külah diye geçirsinler. AB'nin Doğu Akdeniz'de ne işi vardır? Bu alanda ne hakla hangi yetkiyle söz söyleyebilmektedir? Mesele hidrokarbon arama faaliyetlerinin ötesine çoktan geçmiştir. Mesele egemenlik meselesidir, mesele Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklüğünün Doğu Akdeniz’deki tarihi ve haklı varlığıdır."

Güney Kıbrıs Rum yönetiminin, Doğu Akdeniz'i uluslararası hukuka aykırı şekilde 13 parsele ayırıp küresel şirketlere kiralarken, AB'nin hiçbir itirazının duyulmadığını vurgulayan Bahçeli, "Yunanistan, İsrail, Mısır, İtalya, Fransa ve diğer ülkeler Doğu Akdeniz'i istedikleri gibi kullanmaları, gemilerini keyiflerince yüzdürmeleri sorun olmayacak da Türkiye'nin hukuken haklı olduğu bir mücadeleyi yapması mı AB'yi rahatsız edecek? Karşımızdaki tablo çifte standarttır, siyasi kumpastır, diplomatik kuşatmadır, alenen Türk düşmanlığıdır. Düşmana göz yummak vebaldir, vahim bir sapmadır. Aynı zamanda zulme rızadır, zorbalığa refakattir. AB'nin amacı bellidir. Türkiye’ye karşı tenakuzlarla örülmüş tutumu bilinmektedir ve de AB asla dost olmayacaktır. Çocuklarını Türkler geliyor diye korkutan bir medeniyet yaralıdır, yozlaşmıştır, manen yıkım içindedir." ifadelerini kullandı.

- "Rum'ların ihaleleri Amerikan, Fransız ve İtalyan şirketlere vermesi alçak bir tuzaktır"

Bahçeli, Rumların 2003'te Mısır ile 2007'de Lübnan'la, 2011'de İsrail'le imzaladığı tek taraflı Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlama Anlaşmalarının geçerliliğinin, bu anlaşmalara dayalı olarak Doğu Akdeniz'in parsellenmesinin ahlak, adalet ve hukuk ilkelerini yok saymakta olduğunu belirterek, "Rum yönetiminin sözde Münhasır Ekonomik Bölgelerde gaz arama ihalelerini bilhassa Amerikan, Fransız ve İtalyan şirketlere vermesi kurnazlıktır, kurgusu ince işçilikle yapılan alçak bir tuzaktır. Şımarık ve şuursuz Rumların yasa dışı faaliyetlerini sahiplenen AB ve ABD'nin Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerinden kaygı duymaları, engel çıkarmak için devreye girmeleri ne müttefiklik anlayışıyla, ne de hayatın ve tarihin gerçekleriyle bağdaşmaktadır." şeklinde konuştu.

Ada devletlerinin kıta sahanlığının olmadığını, Münhasır Ekonomik Bölge İlanı için ada devletlerinin uzlaşmasının şart olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şunları kaydetti:

"Türkiye için Doğu Akdeniz egemenlik konusudur. Egemenlik demek devlet olmak demektir, bağımsızlık demektir. Rumların parsellediği alanlar Türkiye'nin kıta sahanlığı ve Kıbrıs Türklüğünün deniz sınırlarıyla çakışmaktadır. AB'nin bu gerçekleri bilmemesi imkansızdır. Buna rağmen Türkiye aleyhine yaptırım kararları alması bayağılıktır, beyhude çırpınıştır, skandal bir çarpıklıktır. Doğu Akdeniz'de tek yanlı adımlar atmak ateşle oynamaktır. Türkiye'yi siyasi ve ekonomik yaptırımlarla terbiye edeceğini zanneden gafiller hadlerini bilsinler, sömürgeci hayasızlığın ağır bedelleri olacağını akıllarından kesinlikle çıkarmasınlar."

AB'nin çürük yaptırım kararlarının demokrasiyle özgürlüklerle ilgisinin olmadığını, hukukla en ufak bağının bulunmadığını dile getiren Bahçeli, "Türkiye'nin gözü korkmaz, hesap hatası yapıp korkacağını düşünen zalimlerin Türk milletinin kudret ve kuvvetiyle akıllarını başlarına almak zorunda kalmaları da tarihi bir vakıa ve vesikadır." değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)


YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER