Gölge Bankacılık

Merkez Kapitalist ülkelerde, üretimden elde edilen karların sürekli azalmasından ötürü (azalan kar oranları kanunu) üretim, 1980’lerden sonra, merkez ülkelerden emeğin ucuz olduğu, çevre ülkelere kaydırıldı.
Sanayi üretiminde, azalan karlar nedenine, kısaca değinirsek;
Teknoloji girdisi artıkça ürün ucuzlar. Ucuzlayan ürünün üzerine, bir de rekabet unsusu girince, üretici üretmekten vaz geçer. Bu sürecin sonunda tüm sanayi kuruluşları, monopollerin eline yani mali oligarşinin eline düşer. Çok uluslu şirket de kari az olan şirketi kapatır.
Sanayi sermayesinin mali sermayenin egemenliğine girmesi azalan karlar kanunu değiştirmez. Sadece kapitalizmin krizlerini biraz öteler.
Bilindiği gibi, kapitalizmin temel amacı ürün üretmek değil kar üretmektir.
Üretimin çevre ülkelere kaydırılmasıyla, sanayi üretiminden elde edilen karları bir süreliğine az kar etse de kurtardılar. Çevre ülkelere kaydırılan üretimden elde edilen ürünler de rekabet dolayısıyla azalan karla kanunu gereğince düştü.
Maddi üretimin Asya’ya geçmesi ve Çin, Hindistan gibi ülkelerin bu fırsatı iyi kullanarak, atılım yapmasına sebep oldu.
Sanayi üretimi çevre ülkelerine kaydırılınca, mali oligarşinin sanayiden elde ettiği karları kolayca transfer edebilmesi, emperyalizmin finans sisteminin, çevre ülkelerinde de aynen uygulanmasını gerektirdi.
Dolayısıyla Amerika gibi para ve kâğıt satan kurum kuruluşlar, çevre ülkelerinde de oluştu. Ve tüm finansal araçlar kullanılmaya başlandı.
Finansal Araçlar deyince, ilk akla gelen bankalardır. Bankalar kredi verme yoluyla yarattıkları alım gücü yani kaydi  para ile ekonomiye çok miktarda para soktular. Bunun dışında türev araçlar adı verilen başka türlü para yaratma sistemleri devreye girdi.
Kişi ve kurumlara finansal enstrüman sunan başka finans kuruluşları da ortaya çıktı. Onlarda kıymetli kağıt alım satımına katıldılar.
Bankalar dışı kağıt-alıp satan finans kurumlarına Gölge Bankacılık adı verildi.
Gölge bankacılık yapan bu finans kurumları, bankaların yaptığı birçok işlemi yapabiliyorlar. Ancak, bankalar kadar müeyyidelere tabi değiller.
Maliyeden sorumlu Berat Albayrak dün işte bu gölge bankacılık dediğimiz kurumların temsilcileriyle bir araya geldi. Ve “bankalar dışı finans kurumlarının önlerinin açılmasının zamanı geldi” diye bir açıklamada bulundu.
Bankacılık kurallarına tabi olmayan ama bankacılık işi yapan bu kuruluşların önünün açılması demek; finans siteminin içine bir büyük sorunu daha ilave etmek demektir. Spekülatörlerin arayıp da bulamayacağı iş; banka dışı finans kurullarının önünün açılması işidir.
Banka dışı finans kurumlarının yağma piyasasından aldığı pay çoğaldıkça yaygaranın kopacağından emin olabilişiniz.
Bu aynen şu işe benziyor; ithal ettiğimiz ürünler yerli üründen hem ucuz hem de kaliteli diye, sanayimizi yiyip bitirdiğimiz gibi şimdide mali sistemimizi yiyip bitireceğiz.
Banka dışı finans kurumu diyecek ki “ben size bankadan daha ucuza falan türev aracının sağladığı krediyi yani ‘kaydi parayı’ verebilirim”.
Tarımda ithalat yaparak, çiftçi üreticiyi bitirdiğimiz gibi sanayiyi de ithalata bağlayıp üretemez hale geldiğimiz gibi, bankaları da kredi veremez konuma kısa zamanda sokarız.
Ekonomide bir sorundan kurtulalım derken, bir başka sorunun içine dalıyoruz.

YORUM EKLE