"GÜÇLÜ OLANIN HAKLI OLDUĞU DEĞİL, HAKLI OLANIN GÜÇLÜ OLDUĞU BİR DÜNYA"

Samsun'daki bilboardlarda, CB Erdoğan’ın resimleri eşliğinde yazılan bir takım veciz ifadelerin yer aldığı afişlerle süslendi.

İşte o ifadelerden biri de "Güçlü olanın haklı olduğu değil, haklı olanın güçlü olduğu bir dünya!.."

Her bir bilboardun önünden geçerken derin bir “ahh!” çekiyorum. Rüyalarımız, hayallerimiz, umutlarımız, heyecanlarımız!.. Bir iktidar, güç uğruna tükettiğimiz, toprağa gömdüğümüz hasretlerimiz, sevdalarımız, gönlümüzün zümrüd-ü ankası!..

Hz. Ebubekir de derki: “Güçlünüz, zayıfa hakkını verinceye kadar yanımda zayıftır; zayıfınız ise, güçlüden hakkını alıncaya kadar yanımda güçlüdür.”

Her şeyi hamaset çıkınına sarıp sarmalayıp pazara indiriyorsunuz. Bir defa da olsa düşünür insan; söylediklerimiz, yazdıklarımız ne anlama geliyor?

Hep diyorum ya, ne olur bu nefsinizi bir sığaya çekin. Söylediklerinizle, yaptıklarınızı bir mukayese, muhasebe edin. İşin ehli ile istişare edin. Malum, sözünde bir namusu var. Onu kirletmemek lazım…

Güç ve hak kavramlarını oturun bir daha anlamlandırın.

Güç nedir? Hak nedir?

İlim, gücü ve hakkı nasıl tanımlıyor?

Hakkın ışığında gücün sınırları nasıl belirleniyor?

Bunun miyarlarını oluşturdunuz mu?

Zayıfın hakkını aradığı mercileri adil hakimlerle tahkim ettiniz mi?

Yoksa dün bazıları ve bugün diğer bazılarının desteğinde gücü mü tahkim ediyorsunuz?

Savcıları, hakimleri tayin ederken bunun hassasiyetini ne kadar taşıyorsunuz?

Sizin için asıl olan, iktidarınıza ve siyasetinize hizmet eden hakimler mi yoksa adaleti ikame eden hakimler mi?

Bakınız hüsnü niyet sahipleri için çok kolay sualler.

Kalbinizin müftüsüne danışarak sorun vicdanınıza, gerçekten bu inceliği, bu hassasiyeti gözeterek mi tayin, atama ve telkinde bulunuyorsunuz?

Eğer yüreğiniz yetiyorsa bu sualler gayet açık ve net. Sorun bakalım, ne cevap alacaksınız?

Vicdanınızı baskılamadan yüreğinizin müftüsüne sorduğunuzda, inanın size net cevap verecektir.

Oturun ona göre muhasebenizi, murakabenizi yapın.

Bırakınız hamaseti; ilim, ahlak ve hikmet ehline müracaat edin. Ehil olanları istişare kurullarınızın baş müdavimleri kılın. Sadece sizin sözünüz geçtiği değil, ortak aklın sözünün geçer akçe olduğu bir yönetimi başınızın tacı edinin. Bakınınız o zaman kötü, yanlış giden her şeyin nasıl da rayına girdiğini…

Burada sadece iktidar sahipleri değil, onlara destek veren, sempati duyanlar veya en azından tepkisiz kalanlar da bu muhasebeyi yapsın. Çünkü zulme destek vermek ve meyil etmek de müeyyidesi olan bir duruştur.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Şeref Özçelik
Şeref Özçelik - 6 yıl Önce

Tebrikler kardeşim, mükemmel, istifade ettim.