İBRAHİM   RABBANİNE  İLTİCA ETTİ  VE YALVARDI

             Rabbim Hesap Günü Beni Rezil Etme (Şuara 87)______

Allahu Azimuşşan  ruhlara şifa gönüllere deva Yüce Kur’anda bizlere ihtar veriyor

ve şöyle ikaz ediyor :  O gün, öyle bir kitap çıkaracağız ki  onda gizli saklı

hiç bir şey yoktur. Her insanın kuşunu (kitabını) boynuna astık.  Kendisine 

ikra kitabek  Oku kitabını, hesap verici olarak büğün nefsin sana yeter  denilir.  

O gün, verilen her nimetin hesabını bizzat  Hakimlerin Hakimi soracak.

Kul alıp verdiği nefesten bile sorgulanacak,  yaptığı eylemler soruşturulacak. 

O ğün, insan kendisine verilen her nimetten hesaba çekilecek.

O gün, herkesin kendi derdine düşüp çabaladığı ve kimsenin haksızlığa

uğratılmadan hakların ödeneceği bir gündür.

O gün, herkes ektiğini biçer. Hak sahiplerine hakkı, haksızlık yapılmadan ödenir. Çünkü o gün hak ve hakkaniyet günüdür. Kimseye zerre kadar haksızlık yapılmaz.

O gün, kimsenin keffaret ödeyemeyeceği, kimseden fidye alınmayacağı, kimseye yardım yapılamayacağı bir gündür.

O gün, ne mal  ne evlat fayda verir, o gün ancak temiz bir kalp fayda verir. Çünkü

o gün Mahkemei Kübra günüdür.

İslamın saygıdeğer mensupları,  ölmeden evvel kendimiz hesaba çekelim.

Amelleri has tartan mizanda, sevap  ve günahlarımız tartılmadan evvel kendimiz vicdan mizanında amellerimizi tartalım. Çünkü o gün öyle bir gün ki  herkes birbirinden kaçar, aynı yastığa baş koymuş karı koca birbirinden kaçar,

aynı sofrada yemek yemiş kardeşler birbirinden kaçar. Ogün sevenin sevdiğinden kaçtığı zorlu bir gündür. Zira o gün hakkaniyet ve adalet günüdür.

Bir baba çocuğunu medreseye vermişti. Çocuk bir gün eve döndü. Sâbinin yüzü korkudan sararmış ve sıtma gibi titriyordu.  Bir kaç gün sonrada zira minik kalbi dayanamadı.  Küçücük çocuğu bu derece korkutup sonrada ölümüne sebeb olan

ayet şu idi : Eğer siz küfürden kurtulamazsanız, cehennem ateşinden nasıl kurtulacaksınız. Gözlerin dışarı fırlayacağı o dehşetli gün kara saçlı gençleri

birden ak saçlı ihtiyara çeviriverir. (Mümezzil)                                                         

Bu sâbi masum olmasına rağmen o dehşetli günden korktu ve öldü. Oysa ki bizler hatim üstüne hatim indiriyoruz lakin  Yüce Kur’anı gönüle indiremiyoruz.

Çalışmadan, güzel eylemlerde bulunmadan cennete gireceğini zanneden gafil ,

boş temenniler girdabında, harmanda düven döven eşşek gibi boş boş dönüp

duruyoruz. Akşam yatıyoruz başıboş, sabah kalkıyoruz başıboş.

İnsanı secdeye götüremeyen iman,  Cennete zinhâr götüremez. Kim de çalışmakla ibadet ve güzel hareketlerle cennete gireceğini sanıyorsa o da nefsine güveniyor demektir. Oysaki  insan sadece Allaha güvenmelidir, hasenatlarına değil. 

Velâ galibe illallah... Kimse ibadetiyle ve ya hasenatıyla cennete giremez.

Cennete giren Allahın  engin rahmetiyle girer.  Her şeyin bir bedeli vardır lakin cennetin bedeli yoktur.

Herkes dünyada yaptığının hesabını verecek, ister büyük olsun  ister küçük,

ister gizli olsun  ister aşikâr. Nitekim Allahu Azimuşşan,  her nimetten sorgulanacaksınız... buyuruyor.  Allahu Azimuşşan,  şu 5 soruyu her mükellefe

fert fert soracaktır. Hiç kimse bu soruların cevabını vermeden  Hakimlerin Hakimi Allahın huzurundan ayrılamaz. İşte Allahın  kullarına yönelteceği  5  soru :

Ömrünü nerede ve nasıl geçirdin ?  Gençliğini nerede ve nasıl harcadın ?

Malını nereden kazandın ve nereye harcadın ?  İlmini bilgini (yani aklını)

Allah için ilim irfan yolunda  kullandın mı ?

O gün öyle dehşetli bir gün ki Peygamberlerin bile korkudan dizlerinin bağı çözülür.

O gün öyle vahşetli bir gün ki dünyanın Bin yılı  ahiretin Bir günüdür.

O gün öyle şiddetli bir gün ki  insanlar 40 ahiret yılı, dünya yılına göre tirilyon

kere tirilyon yıl gözleri gökte  güneş tepede öylece ayak üstü  zelil ve sefil bir halde

aç susuz bekler.  Levlâke levlâk’ ın  muhatabı Peygamberimiz bile o günün dehşetinden irkilmiş ve zaman zaman : Ben o gün ne yaparım, nasıl hesap veririm... der  ağlardı.  Rasulu zişan Allahın Habibi iken din gününün sahibi  Allahın kendisine nasıl  muamele edeceğini bilmiyordu.

O ikinin biri diye Allahın övgüsüne mazhar olan Hz Ebu Bekir  o günün şiddetinden keşke sap saman olsaydım da  hayvanlar beni yeseydi diye geceleri ağlardı,  gündüzleri çiğerini dağlardı.   Hz Ömer  Adli İlahinin adalet kılıcı olmasına rağmen  keşke unutulan kıymetsiz çer çöp olsaydım derdi.   O Ruhi Azâmlar, o güzide kullar

Hz Peygamberin can yoldaşları ve kara gün arkadaşları alacakları mükafatı bırakın 

o gün hesaptan kurtulmaktan başka bir şey istemiyoruz derlerdi.                       

YORUM EKLE