İllüzyonun Sonuna Vardık

ABD ve Batının türbülansa girmesi, Konona Virüsünün bu türbülansı daha da hızlandırıcı bir rol oynaması, finans kapitalin daha fazla sorgulanmasına neden oldu.

Aslında, finans kapital bir spekülasyon sistemi olması dolayısıyla, zaten tartışılıyordu.

Bir spekülasyon sistemi olmasına karşın, ekonomik faaliyetleri ve politik gücü biçimlendirmede çok önemli rol oynadı.

Adına para politikaları dendi. Borca dayalı para sitemi dendi.

Tüm sistem Dolar’a dayalı olarak birbirine bağlandı. Bir bankadan bir bankaya, Türk parası bile nakletseniz, bir muhabir Amerikan bankasını ziyaret ederek gideceği yere varır oldu.

Uluslararası istikrar, dünya parası, yani doların istikrarı gibi anlaşılır oldu.

Değer üretmeyen, para ticareti yapan bankalar, finans sisteminin kalbine yerleştirildi.

Özetle tüm ekonomik faaliyetler, sonuç itibariye, dolar alışverişi gibi noktalanıyordu. Halen de öyledir.

Bu yapılanma devlet ile servet sınıfının Merkez Bankaları üzerinden ortaklığını sağladığından, servet sahiplerinin siyasal iktidarlar üzerinde etkinliğini artırdıkça artırdı.

Finans sermayesi üretim sermayesinin üzerinde konumlandı.

Belirli bir zümreye kaydı para/ kredi parası/ banka parası üretme ayrıcalığı verildi.

Özel sektör para basıp kredi verdikçe, devlet küçülüyor, şirketler büyüyordu. Lakin son salgında görüldü ki, devletin mallarını ele geçirerek, büyüyen şirketler kenara çekilip salgını izlemeye koyuldular. Üstüne üstlük alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu sanki devletin geçek amiri biziz der gibi hatırlatma mektubu yazdılar.

Çünkü finans kapital, çözüm üretmeyen, üretmeden kar eden sistemler öneren bir yapılanmadır.

Üretmeyen kar; ödenemeyecek kadar büyük borç dağları yarattı. Buna kredi balonu dediler ama balon yapmayan hiçbir değer kalmadı.

Borç balonu, kredi balonu, borsa balonu ve vs. Borçlar artıkça işsizlik artıyor…

Bir yerde, balondan bahsediliyorsa, orada olmayan bir değer üzerinden, daha önceki   spekülasyonu anlatıyorlardır.

Sahtekarlığın temeli şu fikirden ortaya çıktı. Varlığa dayalı menkul kıymetleştirme. Yani bir varlık beyanında bulunup bu varlığa karşı para yaratma düzeni. O varlık var mı yok mu bunu denetleyecek olan kurum devletle ortak olan servet sınıfı oluyordu.

Bu menkul kıymetleştirme spekülasyonu öyle bir istismar edilir oldu ki, sistemin kendisini yıkma durumuna geldi. Borçlar dünya genelinde serbest dolaşıma girdi.

Borç balonu patlayınca tüm sistem toplumların düşmanına dönüştü. İllüzyonun sonuna vardık.

YORUM EKLE