Karadeniz’de Sel Felakete Yaşandı

Kastamonu, Sinop ve Bartın da meydana gelen sel felaketinde 70’e yakın vatandaşımız hayatını kaybetti, 70’in üzerinde kayıp vatandaşımız var. Ve milyonlarca maddi hasar meydana geldi. Bölge yas içinde, insanlar sıkıntılı ve çaresiz. Şüphesiz ki bu bir doğal afet; önlenebilir miydi: Tedbir alınabilir ve sel felaketine karşı çözümler üretilmiş olabilirdi. Bunlar felaket yaşandıktan sonra gündeme geliyor.

Maalesef iki yıldır devam eden felaketler sadece bizi değil tüm dünyayı tehdit ediyor. Covid-19 la başlayan felaketler ardı ardına sıralandı. Hastalıklar, yangınlar, depremler ve sel felaketleri peşi peşine eklendi. Allah yardımcımız olsun ve tüm insalığı bu tür felaketlerden korusun!

Doğal Felaketlere karşı tedbir alınamaz mı? Elbette alınabilir, bize düşen görevler var. Doğal Felaketlere karşı tedbirli olmak ve tüm önlemleri almak. Devlete düşen görevler var, vatandaşlara düşen görevler, herkesin teyakkuzda olması gerekir. Her türlü tedbiri almamıza rağmen yine de doğal afetle karşılaşırsak sabretmek ve bir birimize sahip çıkmak görevimizdir.

Son günlerde yeni bir moda ortaya çıktı: Her felaketi fırsata çevirip devlete küfretmek ve hükümete veryansın etmek! Bu moda oldu, muhalefetin uydurduğu moda! Ardından: “ Hükümet istifa, RTE gitsin bağnazlığı… İyi de bu devlet dün kurulmuş bir devlet değil ki? TC ‘ye göre 100 yıllık, Osmanlı’ya göre 700 yıllık bir köklü devlet! Sizin dediğiniz AKP kaç yıl iktidarda farzedin 20 yıllık….

Neyse konum bu değil, konum şu: Depremler, yangınlar ve sel felaketlerinde, doğal afetlerde bize düşen önce afeti bertaraf etmek sonra vatandaşlarımızın yarasını sarmak, sonra da mağdur olan vatandaşa sahip çıkıp mağduriyetini gidermek. Devletimiz de şimdi bunu yapmaya çalışıyor.

Fitne, fesat peşinde olanlar ne yapıyor. Topluma yalan dolan haberleri yayıp fitne ve fesadın çıkmasına çalışıyor. Tabiri caizse yangına körükle gidiyorlar! Biz bu muyuz? Hayır: Biz felakette mağdurun yanında olan ona kol kanat geren, kardeşlik duygusu ile seferber olan bir milletiz. Bize de bu yaraşır. Felakete uğrayan kardeşlerimizin yarasına merhem olmak.

Kardeşlik budur, vatandaşlık, komşuluk, insanlık ve Müslümanlık budur! Kardeşlerimizin yanında olmak onlara sahip çıkmak, yaralarını sarmak, hatta her türlü desteği sağlamak. Acısıyla üzülmek, çaresizliğinde ona çare olmak, umutların söndüğün de umut olup acılarını sıkıntıları gidermek, yaralarını sarmak! Devletimiz de bunu yapıyor, yanlış mı yapıyor? Yeter artık Allah aşkına şu devlet düşmanlığını bırakıp ülkenize insanlarınıza sahip çıkın ve kardeş olun! Yüce Allah da bizden bunu istemiyor mu? Kardeş olun demiyor mu?…

Evet şimdi kardeş olma zamanı, şimdi kucaklaşma zamanı, şimdi yaraları sarma zamanı!.. El ve gönül birliği içinde kardeşçe kucaklaşıp mağdur vatandaşlarımızın yarasını sarmak acısını paylaşmak zorundayız! Öyle oluyor ki bazen arzu etsek de felaketi önleyemiyoruz, yangınlar ve trafik kazaları gibi.. Bu tür durumlarda da sabretmek, şükretmek ve Allah’a dua etmek zorunda kalıyoruz, Hakka teslim olmak…

Sel Felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’dan rahmet dileriz. Yaralı kardeşlerimize acil şifalar, kayıp kardeşlerimizin sağ Salim kurtulmaları için dua ederiz. Evi, aracı, malı talan olan, zarar gören kardeşlerimize de geçmiş olsun diyoruz, inşallah devletimiz onların bu zararını karşılayacak bir nebze olsun yaralarına merhem olmaya çalışacaktır. Şükür ki güçlü bir devletimiz var ve her felakete koşuyor, çare arıyor, buna da bi şükredelim!… Gerekirse tüm vatandaşlar olarak mağdur kardeşlerimizin yarısını sarmaya yardım kampanyasına destek olmaya hazırız. Acıları acımız, üzüntüleri üzüntümüz, kayıpları da kayıbımızdır; el ve gönül birliği ile kardeşlik duygularımızla tüm yaraları sarmaya hazırız. Çünkü biz kardeşiz ve hep birlikte Türkiye’yiz!.. Geçmiş olsun ve başın sağ olsun Türkiyem!.. Allah bizlere bu tür acıları bir daha yaşatmasın inşallah !.

YORUM EKLE