Küçük Yetişkinler

Doğduğumuz yer kaderimizin ilk çizgisidir. Anne ve baba aracılığıyla dünyaya gelir, onların duygularını, karakterlerini ve davranışlarını gözlerimizle öğreniriz. Ancak kimi zaman bu miras ruhumuzu doyurmaz; gözümüz hep daha yükseklere bakar. İnsan kaç yaşına gelirse gelsin, içinde taşıdığı heves, inanç ve beklenti çoğu zaman aynı kalır. Yıllar geçse de, aynadaki kırışıklıklara bakmadan, hatta kendine hiç dönüp “Ben ne yapıyorum? Bencil miyim?” diye sormadan yaşamını sürdürür.

Bazı yetişkinler için başkalarının hayatıyla oynamak oldukça kolaydır. Bunun kökeninde, çocukken aşırı korunmuş ve pohpohlanmış bir geçmiş yatar. Her üzüldüğünde annesinin koşarak yanında olduğu, her isteğinin karşılandığı bir çocuk, sağlıklı bir yetişkinlik geliştiremez. Bu nedenle bugün, 50 yaşında olup hâlâ çocuk gibi davranan, sorumluluk almaktan kaçan bireyleri görebiliyoruz.

Psikolojide bu durum narsisistik kişilik özellikleri ile açıklanır. Çocuklukta sınırlar konulmadığında, çocuğun her istediği verildiğinde, birey benmerkezci bir bakış açısıyla büyür. Kendini çok faydalı ve önemli zannetse de aslında hayatında somut bir üretkenlik gösteremez. Bazı bireyler ise dini ya da ahlaki pratikleri, hatalarını örtmek için bir araç gibi kullanır; yaptığı yanlışların sorumluluğunu almak yerine, ibadetle kapatabileceğine inanır. Bu da içsel bir yüzleşmenin ertelenmesi anlamına gelir.

Özellikle baba figürünün eksikliği, erkek çocukların gelişiminde belirgin bir boşluk bırakır. Baba yerine anne tarafından verilen eğitim, çoğu zaman sağlıklı sınırlar oluşturmaz. Böylece çocuk, farkında olmadan bencil, talepkâr ve empati yoksunu bir yetişkin olur. Bu kişiler içsel sıkıntılarını çevresine yansıtır; “canım sıkıldı” diyerek başkalarını suçlayabilir, kendi sorunlarını başkalarının üzerine yükleyebilir.

Sonuç olarak, “küçük yetişkinler” dediğimiz bu bireyler, aslında hiç büyüyememiş çocuklardır. Yanlış aile tutumları, sınır koymayan ebeveynlik ve eksik baba figürü, hem onların hem de hayatlarına dokunan insanların yaşamını zorlaştırır.

YORUM EKLE