Operasyonel Siyaset

Aslında doğrudan, çekinmeden faşizm demek gerekir. Çünkü faşizm düzeninde siyaset yoktur. Operasyonlar vardır. Ülke her sabah yeni bir operasyona uyanır. Operasyonlar halka yön verir. Korkuları çoğaltır. Ana sorunları görünmez kılar. Siyasi hayat “operasyonlardan ibaret” olur. Irkçılık siyasetin ana söylemine dönüşür. İktidar halk desteğinin olup olmadığına bakmaz. Seçim meselesine, yeni bir operasyon olarak bakılır.

Yukarıdaki paragrafı, bir arkadaşın, “operasyonel siyaset” nedir, sorusuna karşılık vermek için yazmıştım.

Sorunların, demokrasi ve insan hakları çerçevesi içinde çözülemeyeceği inancına sahip olanlar, meclisi, parlamentoyu, siyasi partileri, meslek örgütlerini, sivil toplum kuruluşlarını, devletin ve yönetimin, işlerine karıştığı için, işlerin, iyi gitmediğine inanırlar.

Onlar, işlerin iyi gitmesi için tekçiliğin öncelikli olmasını isterler.  Ümmetçilik ve ırkçılık, tekçiliğin temel ideolojisi olur. Halkın tümünün, bu inanca “sahip olduğu varsayımı” herkes tarafında böylece kabul edilmesi istenir.

Entelektüel kesimde, bu düzene faşizm demek yerine, totaliter düzen demek adet olmuştur.

Günümüzde faşizm denince, aklımıza Hitler, Musoloni, Salazar ve buna benzerleri gelmektedir. Oysa köprülerin altından çok sular geçmiştir.

Günümüz faşizminin, Hitle faşizmi gibi olması, dünyanın kat ettiği, 150 yıllık mesafeyi yok sayarak, düşünmek demektir.

Yüz elli senede insanlık, insan hakları, yönetme ve yönetilme konularında oldukça mesafe kat etmiştir. İnsanlık tarafından kazanılan bu mesafenin, yeniden insanlığın elinden alınması, ülkemizde ve dünyamızda yüksek bir gayretle sürdürülmektedir.

Bugünün insanı kesinlikle 150 yıl öncenin insanından çok farklıdır.

Ancak, kapitalizm içine düştüğü bunalımdan çıkamadığından, insanlıktan daha fazla fedakârlık beklemektedir. Zaten halkların fedakarlığı ile bu günlere gelmiş, servet sınıfı ve onların devletleri, dönüp halklardan yeni fedakarlıklar istemişlerdir.

İnsanlar o fedakarlığı göstermeye niyetli olmayınca, servet sınıfları devletleri kullanarak faşizm istemektedirler.

Faşizm olmadan kapitalizm yeni bir yol bulamıyor. Devletlerden kapitalizmin kurtarılması isteniyor. Aslında şirket kurtarmaların anlamı da budur.

Ancak halk bu şirket kurtarmalarına “iyi bakmamaktadır.”

Dikkat etmişsinizdir. Ülkelerde faşizm talepleri yükselirken, servet sınıfından “demokrasi elden gidiyor” diye bir çağrıları olmuyor.

Ümmetçilik, ırkçılık ve sermayenin bütünleştiği kapitalist bir dönem; operasyonel siyaset dönemidir. İşlerin operasyonlarla yürütüleceği inancı…

YORUM EKLE