banner221

Ticarette Makbul Olan Güven ve Helal Kazançtır!

Doğru sözlü ve güvenilir bir tüccar olmak, dürüstlüğün gereğidir. Böyle bir insan, helal kazanç uğruna ter dökerken, attığı her adımda ibadet bilinci olduğunun farkındadır. Dürüst insanın kazancı da ölçülü, karı da ölçülüdür. Fahiş fiyatla mal satmaz, karaborsacılığa ve tefeciliğe asla meyletmez. Bunun helal kazanç olmadığının bilincindedir.

Helal ve meşru kazanç  ticaretin aslını oluşturur. Müşteriyi kandırmaya, aldatmaya ve yanıltmaya yönelik her kazanç meşru olmayan kazançtır. Alış verişte yalan söylemek, malın ayıbını saklamak, Allah’ın adını anarak yemin etmek  doğru değildir. Ürünü ucuz aldığı halde fahiş ve aşırı zamlı satmak Islami değildir, insani hiç değildir. Böyle bir kazanç helal olamaz.

Ticari ahlâkının bir başka ilkesi de doğruluk ve dürüstlüktür. Alışverişte açık sözlü olmak ve şeffaf olmak, yalan, hile ve alıcıyı aldatmaktan kaçınmaktır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir.” buyurmuşlardır.

Peygamberimiz (s.a.s) “Bir Müslümanın kusurlu bir malı, kusurunu açıklamadan satması helâl değildir.” buyuruyor. Çünkü malın kusurunu gizlemek, insanların birbirine olan güvenini ve alışverişin bereketini yok eder. Ticarette güven ve helal Kazanç esastır. Her ne kadar kısa vadede kâr elde etmiş gibi görünse de aslında gerçeği gizleyen satıcının sonu hüsranla biter.

Akıllı insan dünya malını, kalıcı ahiret saadetine değişmez. Bir başkasının kaybı ve zararı üzerinden kazanç ve menfaat elde etmez. Aldatıcı reklamlarla, haksız rekabetlerle piyasayı bozmaya tevessül etmez. Deposunda mal bulunduğu halde fiyatı artsın, zamlansın diye halkı yokluğa kıtlığa mahkum etmez, edemez. Ediyorsa bunun kazancı da helal değildir. Adı da faiz ve karaborsacılıktır.

Dinimiz ticareti ve meşru kazancı teşvik etmiştir. Allah rızasının, kul hakkının ve helal-haram hassasiyetinin gözetilmediği her türlü alışveriş ise haramdır ve dinimizce yasaklanmıştır. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Ölçü ve tartıda hile yapanlara yazıklar olsun. Onlar, insanlardan bir şey aldıklarında tam ölçüp tartarlar. Kendileri başkalarına vermek için ölçtüklerinde ise eksik tartarlar..”

İnsanlığın huzurlu, saadeti ve kardeşliğin devamı için dengeli ve hakkaniyetli bir hayatın yol haritasını çizen İslam, alışveriş ve ticaret ahlâkına dair birtakım ilkeler koymuştur: Adaletli davranmak, müşteriyi kandırmamak, kusurlu malı saklamamak, fahiş fiyatla satmamak, faize-ve karaborsacılığa meyletmemek,  yalan söylememek gibi… Zira her şey para değildir. Evine helal para götürmeyen insan da hayır yoktur, kazandığı haram, yediği haramdır.

Hırs ve tamah, servete ve mala olan düşkünlük, lüks ve ihtiyaç fazlası tüketim çağımızın hastalığı olmuş. Günlük ihtiyaçlarımızı kazanmak helaldır ancak, faiz, israf  ve saçıp savurmak haramdır. Devlet ve millet malını da korumak ve israftan kaçınmak gerekir. Millet malında yetimin, yoksulun, garip ve gubaranın Hakkı vardır. Bu millete  ve devlete ihanet olur. Dünya malı için ahiret hayatını mahveden insana yazıklar olsun!… Akıllı ve  dürüst bir insan hem dünyası hem de ahireti için çalışır.

Asıl olan âhirete giden yolda dürüstçe adım atabilmektir. İslam bize hem dünya için hem de ahiret için çalışmanın yollarını göstermiştir. Ticaret yapmak, çalışmak, kazanmak helaldir ancak; dürüstçe çalışıp halkın güvenini kazanmak ve meşru yoldan kazanmak şartıyla.

Ticaretimizi doğruluk, dürüstlük, samimiyet ve insana hizmet üzerine kurmamışsak yazıklar olsun bize; o ticaretten hayır gelmez!… Helale, iyiye ve temiz olana yatırım yapalım. Harama, kötülüğe ve sahteciliğe giden yolları kapatalım. Allah rızası için kazanan ve kazancını hayır yolda harcayan, evine ve çocuklarına helal para götüren dürüst onurlu tacire selam olsun!..

YORUM EKLE