Türk Bilim İnsanlarına Ulusal Çağrı!

Kıymetli meslektaşlarım;

Son zamanlarda, ülkemizde yıl bazında binlerce kongre, sempozyum veya çalıştay düzenlenmektedir. Bu güzel bir durum.

ANCAK!

Sosyal Bilimler Kongresi, Fen Bilimleri Kongresi gibi adlarla, adeta, bilimsel çalışmaların KONGRE veya SEMPOZYUM ÇUVALINA DOLDURULMASI GİBİ BİR EĞİLİM vahim bir gidişattır.

Multidisiplinerlik, İnter disiplinerlik ve Transdisiplinerlik, iyice tanımlanıp ona göre kongre düzenlemeye kalkışmak gerek.

Aklı selim bir şekilde diyebiliriz ki, her kongrenin mutlak bir teması olmalıdır. İçine FEN veya SOSYAL BİLİMLER alanlarında hatta HEM FEN HEM SOSYAL BİLİMLER ALANLARINDA bildirilerin ve bilimsel çalışmaların bulunduğu kongre düzenleme alışkanlığı, ŞİDDETLE terk edilmelidir.

Kongrelerin, sempozyumların veya çalıştayların temaları, gerek multi, gerek inter gerekse transdisipliner bir mantıkla ele alınabilir. Bunda sorun yok. Sorun, temasız bir çuval dolusu bildiri ile KONGRE DÜZENLEMEKTİR.

Ben önce özet gönderip, özetimin hakemlerden geçtikten sonra kongre programı açıklandıktan sonra kongreden vazgeçtiğim birkaç bilimsel program olmuştur. Bu tür programları hala ne yazık ki görmekteyim.

Bizler bilim insanlarıyız. Kongre veya sempozyumların BELLİ BİR KONU, TEMA veya kaygıyı, sorunu veya sorunsalı ele alması, hatta ona sonuç getirici çözümlemeler üretmesi gerekmektedir. Ulusal ve/veya uluslararası programların tam da amacı budur.

Kongrelerin, sırf bilimsel etkinlik olsun, teşvik puanı olsun diye düzenlenmesi eğilimi, bilimselliğimiz yüzeyselleşmesidir.

Bu konuda her birimizin hassas olması, ülkemizin muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkması açısından önemlidir.

Bu bağlamda, başta üniversiteler olmak üzere, sivil toplum kuruluşlarına, yerel yönetim kuruluşlarına hatta kamu kurumlarına muadilleri arasında başarı veya performans skalası getirilmesi son derece önemli ve gereklidir. Bu skalanın puanlama kriterlerinin ne olacağı, hangi alt kategoriye kaçar puan verileceği de son derece önemlidir. Aynı gereklilik, sadece kurumsal bazda kalmayıp, eşitler arasında unvana sahip kamu veya özel sektör personellerine de getirilmelidir. Örneğin, bir doçentin, muadilleri arasında doçentlik puanı, bir mühendisin, muadilleri arasında mühendislik puanı, bir albayın, albaylık puanı, bir genel müdürün, genel müdürlük, rektörün rektörlük puanı olmalıdır.

Her unvan sahibi veya kurum temsilcisi, unvanı için, temsil ettiği kurum için rekabet içinde olmalı ve ÜLKEMİZİN MUASIR MEDENİYET DÜZEYİ YÜRÜYÜŞÜNÜ topyekün yükseltmelidir. Skala ortalamasının altında kalanlara idari görev verilmemelidir. Yeniden atama veya görevlendirme talebinde bulunan her kademedeki iş gücü, kendi kariyerini yürütmek ile, aynı zamanda kurumunu genel anlamda da ülkesini de kalkındırmış olmalıdır.

Ben en azından temsil ettiğim sivil toplum kuruluşlarında ve kurumlarda bu bilince sahip olarak hareket etmekteyim.

Bilimsel Etkinlik Düzenlemenin Etkinliği ve Verimliliği başlıklı bir sempozyum veya çalıştay yapıp konuyu böylesi bir zeminde daha köklü olarak ele alabiliriz.

Kongre veya sempozyum vb. bilimsel etkinlik düzenleme düşüncesinde olanlar, özellikle ülkemizin gelişmesi kalkınması için ihtiyaç olan geri kalmış alanlarda veya boşluk bulunan alanlarda ulusal veya uluslararası etkinlik düzenlemelidir. “Bir Kongre veya Bir Sempozyum Düzenleyelim” cümlesi, işin başından sakat bir cümledir. Önce boşluk veya eksiklik tespit edilmeli, ardından ilgili konuda program düzenleme çağrısına çıkılmalıdır.

Bu konuda tema veya konu sıkıntısı çekenlere bana danışırlarsa öneride bulunabilirim, zira ülkemizin fen veya sosyal bilimler alanında kalkındırılacak o kadar konu veya alan boşlukları var ki, sıralasam, binlerce sayfa yapar.

Meslektaşlarıma, tüm bilim camiasına ve ilgililere saygılarımla.

PhD. Ahmet FİDAN

ORDU ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ

KENT AKADEMİSİ DERGİSİ GENEL YAYIN EDİTÖRÜ

YORUM EKLE