Türkiye Ekonomi Modeli ile İstihdam ve Üretim Artacak

Bir süredir gündemde olan ve yatırıma, istihdama, üretime ve ihracata odaklanan Türkiye Ekonomi Modeli ile ilgili tablo ve programlar netleşti.

Geçtiğimiz Cuma günü Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ekonomistler, ekonomi yazarları ve akademisyenlerle buluştu. Hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati ile Ticaret Bakanımız Mehmet Muş başta olmak üzere Cumhurbaşkanımızın ekonomi ekibinin tam kadro katılmasıyla birlikte tüm açıklığıyla açıkladığı yeni ekonomi modeline ilişkin hem bilgilendirme yaptı, hem önerileri dinledi ve hem de soruları yanıtladı.

Küresel ekonomide yaşanan en önemli yapısal değişimin, ekonomik faaliyetin coğrafi olarak batıdan doğuya kaydığı görülüyor. Küresel ticaret hacmi azalan hızda büyüyor. Ancak küresel ihracattan aldığımız pay yükselmekle birlikte halen düşük seviyede olması nedeniyle önemli bir potansiyel olduğu görülmektedir. Ülkemizin salgının etkisinden en hızlı toparlanan ülkelerden birisi olduğu görülmektedir. 2021 yılında kurulan şirket ve kapanan şirket sayısı karşılaştırıldığında kapanan şirket sayısının sınırlı kaldığı görülmektedir.

Küresel sermaye akımlarında oynaklık ve risk algısı artıyor.

Bu bağlamda Türkiye’ye yönelik doğrudan yatırım girişlerinin son dönemde iyileşirken, yatırımlarının zayıf seyrettiği görülüyor. Elbette geçmiş yıllarda sıcak paranın ülkemize girerken piyasalara rahatlık getirmesinden çok daha ağır bir tahribatı çıkarken yaptığı görülüyor. Geçmiş dönemin aksine yüksek büyüme ve cari fazlayı birlikte sağlamayı amaçlıyor.

Dolayısıyla yeni ekonomi modelinde ülkemizin güçlü üretim yapısı, lojistik avantajı ve nitelikli insan gücüyle tedarik zincirlerindeki değişimi avantaja çevirip dünya ticaretindeki payını artırabilecektir. Türkiye 1990 yılında 31,4 seviyesinde olan sanayi üretim endeksi 2021 yılı ekim ayı itibariyle 137,6 seviyesine ulaşmıştır.

Mega Endüstri Bölgeleri ile doğrudan yabancı yatırımların ülkemize çekilmesi hedeflenmekte olup, bu da istihdam ve üretimi önemli oranda arttıracaktır.

İhracatımız 2021 yılı kasım ayı itibariyle yıllıklandırılmış olarak 221 milyar dolar ile tarihi yüksek seviyeye ulaşmıştır. Bu rakamın 1996 yılında yapılan ihracatın 9,5 katı olduğu görülmektedir. Aynı zamanda ülke sayısı ve ürün çeşitliliği de artmıştır.

Dolarizasyonu önlemek için getirilen Kur Korumalı TL Mevduat Programının Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanmasıyla birlikte TL hızla değer kazanmaya başladı.

Gerçek kişilerce açılacak vadeli hesaplar üzerinde işleyecek faiz ile hesap açılış ve vade tarihlerindeki kur değişim oranı kıyaslanacak, yüksek olan oran üzerinden hesap nemalandırılacak ve bu mevduat ürününde stopaj uygulanmayacaktır. Hesaplar 3-6-9-12 ay vadeler ile açılabilecek olup TCMB tarafından her gün saat 11’de USD döviz alış kuru yayınlanacaktır.

Yine ticari olarak sürdürülebilirlik ve öngörülebilirliğin sağlanması için ihracatçı ve ithalatçı firmalara kur riskini yönetebilmeleri için TCMB nezdinde ihale yoluyla ve Borsa İstanbul VİOP TL uzlaşmalı vadeli döviz satışı gerçekleştirilecektir.

Yastık altındaki tahmini 280 Milyar dolarak karşılık gelen 5 bin ton altının ekonomiye kazandırılması ile çok farklı bir süreç işlemeye başlayacaktır.

BES devlet katkısının yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarılmasıyla birlikte tasarrufların ekonomiye katkısı çok daha fazla olacaktır.

Devlet iç borçlanma senedinden stopaj kesintisi sıfır ve temettü ödemeleri üzerindeki stopaj yüzde 15’ten yüzde 10’a indirilecek olup, İhracat ve Sanayi şirketleri için kurumlar vergisinde 1 puanlık indirim de şirketlere avantaj sağlayacaktır.

Türkiye Ekonomi Modeli ile birlikte üretim ve istihdam odaklı bir program amaçlanmakta olup, ihracatın artması da cari açığı kapatacaktır.

YORUM EKLE