Veteriner Adli Tıp

Veteriner Adli Tıp (Medicine Forensic Veterinaria) hayvan alım ve satımlarında karşılaşılan sorunları ,hayvanların insanlara , insanların hayvanlara yaptıkları zararları ve hayvan sigortaları gibi konularda karşılaşılan ve mahkememeye yansımış sorunlarda gerçeğin ortaya çıkmasında hakime yardım etmektir. Gerçi kapsam olarak insan adli tıp ‘ı gibi geniş olmamakla birlikte,kültür hayvancılığının gelişmesine paralel olarak karşılaşılan ekonomik sorunlar ve bazen hayvan sigorta işleri gün geçtikçe önemini artırmaktadır.

Veteriner hekim karşılaşılan sorunlarda hakime yardım ederken, hekimlik alanının tüm dallarından yararlanır ve gerçeğin aydınlanmasında bazen uzun ve laboratuar analizlerine gereksinin duyar. Veteriner hekim hakime yardım amacıyla hazırlayacağı raporda saptadığı bulgulara dayanarak bilimsel karar verir ve tahminlerden kaçınır.

Ayrıca bu dalda hizmet veren veteriner hekimler hayvan sağlığı ile ilgili yasaları bilmekle yükümlüdürler.saptanan bulgular ve bu konuda ilgili yasalar göz önünde tutularak bilimsel karara varılır; fakat bu yasal olarak hakimi bağlayıcı veya hakime öğüt verir nitelikte olmamalıdır. Olay klinik ,anatomik,anatomik-patolojik veya diğer dallarda saptanan bulguları ve olayla ilgili yasaları hatırlatarak bilimsel karara varılır; fakat son karar hakime bırakılır.

Bütün ilimlerde olduğu gibi Veteriner Adli Tıp’da da her problem çözülmeyebilir. Saptanan bulgular o konu hakkında bir karara varılmasına olanak sağlamıyorsa, bilirkişi olarak veteriner hekim durumu acıkça belirtmeli ve ne karar verileceğini hakime bırakmalıdır.

Veteriner Hekim Bilir Kişinin Görevleri

Veteriner Adli Tıp ‘da gerek mahkeme ve gerekse şahıslarla ilgili tartışmalı bir konuyu aydınlatmak için Veteriner Hekimlerin muayeneye gerek gördükleri hususlar şunlardır;

1.Canlı Hayvanlar: Sağlık durumu , değeri , kullanma yeteneği, hastalıkların eskilik ve derecesinin saptanması .

2.Ölü Hayvanlar: Ölüm nedeninin saptanması

3.Cansız Maddeler: Bir hayvanın hastalığı veya ölümü ile ilgili görülen maddeler

Veteriner Hekim bir muayeneyi yaparken daima ufak tefek notlar almayı adet haline getirmeli ve sonra bu notları bir raporla tespit ederek fikrini belirtmelidir. Muayenelerde herhangi resmi bir kişi bulunursa , muayenenin yeri,zamanı ve bulgular saptandıktan sonra , altı birlikte imzalanmalıdır.

Veteriner Hekim kanaatini belirtirken ileri teknik terimler kullanmamalıdır.Aksi halde hakim ve taraflar raporu anlayamazlar.

1.Canlı Hayvanların Muayenesi

Canlı Hayvan Muayenesi Veteriner Adli Tıp ‘da hayvan sahibi veya mahkeme bir hayvan hakkında Veteriner Hekimden kanaatini istediklerinde, Veteriner Hekim fikrini sözlü veya yazılı olarak bildirebilir. Ne suretle olursa olsun veteriner hekim kanaatini daima esaslı bir muayeneden sonra bildirmelidir. Şayet rapor isteniyorsa o zaman muayenenin şeklini zamanını yerini ve veteriner hekim gözlemi altında kaldı ise bu süreyi de bildirmeyi ihmal etmemelidir.

Veteriner Adli Tıp ‘da bir sürünün muayenesi söz konusu ise hayvan sayısı , göze çarpan karakteristik eşkal, hayvanların besi dereceleri ve genel durumları incelenir. Sürü mümkünse önce ağılda istirahatte gözden geçirilir. Sonrada yürütülür. Hasta hayvanlar geride kalırlar. Bunlarda yakalanarak tek tek muayene edilir ve hasta olup olmadığı saptanır.

Canlı hayvanların muayenesinde şu hususlar istenebilir:

  1. Bir hastalık kusur veya huysuzluğun saptanması
  2. Yaşın saptanması
  3. Değerin saptanması
  4. İş yeteneğinin saptanması
  5. Bir hilenin saptanması

1.BİR HASTALIK , KUSUR VEYA HUZURSUZLUĞUN SAPTANMASI

Gerekli muayene metodları ile klinik bulgular saptanır; sonra bunlar tanımda değerlendirilir. Çoğu kez hastalığın eskiliğinin de saptamak gerektiğinden buna yarayan bulguları gözden uzak tutmamalıdır.

2.YAŞ TAYİNİ

Biz kliniklerde muayeneler sırasında yaşın kesin olarak tayinine o kadar önem vermeyiz. Aslında buna fazla da gerek yoktur; fakat bir dava konusunda yaş tayinine ait tüm noktalar saptanır. Örneğin; dişlerin nitelik ve şekli, diş değiştirme , uzunluk , arpacık çukurlukları , aşınma yüzeyleri gibi. İneklerde boynuz halkaları mutlaka saptanmalıdır. Hatta mum gibi yumuşak madde ile dişlerin kalıbının alınması dahi söz konusu olabilir.

3.DEĞER BİÇİLMESİ

Bir hayvanın değeri genel vücut yapılışına yaşına mizacına ve iş yeteneğine bağlıdır.hastalık ve kusurlar derecesine göre hayvanın değerini düşürür.

Bir veteriner hekim mesleği gereği bir hayvanın değerinin takdirindebir cambaz bir hayvan tüccarı kadar kompetan değildir; çünkü en azından piyasayı bilmez; fakat bir kusur veya hastalığın hayvanın değerinde ne kadar azalma yapacağını takdir eder. Güzelliği bozan kusurlar , değeri değişik derecelerde düşürmesine karşın kullanma kusurları değeri daha fazla düşürür. Onun için hayvanın değerini kullanış tarzını göz önüne alarak takdir etmelidir.

Örneğin ; eparvenli bir at koşu atı olarak yararlanılabilir.

4.İŞ YETENEĞİNİN SAPTANMASI

Bu husus tamamen veterinerin ihtisası dışındadır. Ancak bu konudada bilgi istenebilir. İş yeteneğinin saptanması hayvanın o işte denenmesi ile olur. Veteriner hekim bu işle görevlendirilmişse , güvendiği bir hayvan sahibini yanına alması yerinde olur.

5.BİR HİLENİN SAPTANMASI

Bu bir çıkar nedeni ile hayvanın kusurlarını örtmek veya daha iyi nitelikte göstermek için yapılan işlemleri ortaya çıkarmaktır. Burada veteriner hekimin görevi hayvanda bir hastalığın veya kusurun varlığını bu kusuru örtmek için ne gibi muamelelerin yapıldığını ve bu kusurdan dolayı hayvanın değerinin ne kadar düşecegini saptamaktan ibarettir.

2.ÖLÜ HAYVANLARIN MUAYENESİ

Ölü veya öldürülen yahut kesilen hayvanların Veteriner Adli Tıp yönünden muayenesi iki amaçla yapılır.

  1. iddia edilen bir hastalığın varlığını kesin olarak saptamak için
  2. ölüm nedenini saptamak için

Ölü hayvanın muayenesi bilinen otopsi tekniği ile yapılır.otopside yalnız ölüm nedeni için kuşkulanan organ değil , daha başka bir nedenin de olup olmadığını anlamak için tüm hayati organlar açılmalı bunlar normalde olsa nitelikleri kaydedilmelidir.

Otopsi yeri, şekli ve tarihi yazılmalı ve bulgular tam bir tarafsızlıkla değerlendirilmelidir. Şayet otopside birden fazla veteriner hekim bulundu ise tüm bulgular ve otopsi seyri bir zabıt evrakıyla saptanıp, birlikte imza edilmelidir. Otopside şahit veya taraflar bulunmuşsa, bunlara ölüm nedeni olan patolojik bulgular gösterilir ve kısaca açıklama yapılır.

3.CANSIZ MADDELERİN MUAYENESİ

Gıdalara sağlık için zararlı maddelerin karışıp karışmadığı veya bozulma sonucu hastalık yapabilecek maddelerin olup olmadığı sorulabilir. Kesin tanım için kuşkulu maddeler , mikrobiyoloji ve toksikoloji laboratuarlarına gönderilirler. Yedirme deneyleri ile de bu maddelerin sağlık açısından sakıncaları ortaya konabilir.

Veteriner Adli Tıp ‘da bilirkişi olarak Veteriner Hekim çeşitli durumlarda mahkeme huzuruna gider:

1). Bir veteriner hekim bir hayvan sahibine rapor vermiş ve görüşünü belirtmiş olabilir. Mahkeme bu raporun kendisi tarafından hazırlanıp hazırlanmadığını, buna eklenecek fikirlerin olup olmadığını ve şimdi de aynı kanıda olup olmadığını sorabilir.

2). Veteriner hekim bir hayvan hakkındaki görüşünü bildirmeye mahkeme tarafından görevlendirilebilir. Bu durumda hayvanı derhal muayene etmeye ve kanaatini raporla bildirmeye zorunludur.

3). Veteriner hekim taraflaradan birsinin isteği üzerine mahkemenin akışını takip ve kanaatini söylemeye davet edebilir. Bu tamamen özel bir durum olup , hakim gerek yazılı gerekse sözlü kanıyı hiçbir şekilde dinlemez ve değerlendirmez. O yüzden böyle durumlara hiçbir şekilde düşmemeye çaba harcanmalıdır.

4). Nadir olmakla birlikte veteriner hekimin mahkemede bulunduğu durumlarda bir konu hakkında görüşü sorulabilir.basit olan durumlarda hemen kanaatini bildirebilir.

BİLİRKİŞİNİN HAKİMLE İLİŞKİSİ

Veteriner Adli Tıp‘da bilirkişi olarak mahkemeye davet edilen Veteriner Hekim, hakimin ne emri altındadır, ne de hakimle işbirliği yapmıştır.Herhangi bir taraf gibi hakimin davetine gider ve mesleği ile ilgili konularda hakimi aydınlatır. Bunun için hakimin sorduğu sorulara meslek bilgisi içerisinde cevap verir. Veteriner hekim tarafların ve savcının sorularına hakim istemedikçe cevap vermek zorunda değildir.

BİLİRKİŞİNİN TARAFLARLA İLİŞKİSİ

Bir hayvan alıcısı veteriner hekime başvurarak hayvanın muayenesini ve bir hastalığı olup olmadığını sorabilir. Bu durumlarda veteriner hekim mutlaka muayene ettikten sonra görüşlerini sözlü veya yazılı bildirebilir. Hayvan sahibi veya adamlarının yeminli sözlerine bakarak muayene etmeden bir kanaat bildirmememelidir. Özet olarak veteriner hekim bir tarafın taraftarı kanısını uyandırabilecek her türlü hareketten kaçınmalıdır.

Veteriner hekimle taraflar arasında aşağıdaki durumlar ortaya çıkabilir:

  1. Bazı durumlarda hayvan sahipleri abartılmış bir anamnez verirler. Hatta yalnız kendi işlerine gelen tarafları bildirebilirler. Böyle durumlarda hayvanın yeni satın alınıp alınmadığının saptanması önemlidir.
  2. Hayvan yeni alınmış ise alış zamanının, kefalet süresinin bitip bitmediğinin araştırılması gerekir. Ülkemizde hayvan ticaretiyle uğraşan bazı kişilerin satacakları hayvanların hastalıklarını örtmek için çeşitli hilelere başvurdukları bilinen bilinen bir gerçektir. Bunun için hayvan satanın onurlu bir satıcı veya hilekar bir şahıs olup olmadığının saptanmasında yarar vardır.
  3. Hayvanı daha önce başka bir veteriner muayene etmiş ve kanaatini belirtmiş olabilir. Veterinerin bundan bilgisi olmalıdır ki önceki teşhis konusunda daha titiz olabilsin. Maalesef hayvan sahiplerinin çoğu kendilerine bir yararı olur düşüncesiyle bunları hep saklarlar.
  4. Bir hayvan aynı kimseler tarafından tekrar aynı veteriner hekime getirebilir. Tabii birinci muayeneden hiç bahsetmezler. Hekim hayvanı tanırsa önceden verdiği raporu istemelidir. Tanımayıp da muayenesini dikkatle yaparsa tabii rapor aynı olacaktır fakat baştan savma yaparsa önceki raporuyla ters düşebilir.
  5. Bir hayvan satın alan kişi hayvanı muayene ettirir, hayvanda bir hastalık bulunursa geri alması için satıcıya başvurabilir. Satıcı buna inanmayıp birde kendisinin itimat ettiği bir veteriner hekime birlikte alıcıya gittiğinde gerçekten hayvanda bir hastalık varsa alıcı bu muayeneye izin verir aksi halde bundan kaçınır. Bu gibi durumlarda veterinerin görevi satıcıya muayenenin mahkeme aracılığı ile yaptırılmasını önermekten başka bir şey olmamalıdır.
  6. Veteriner Hekim kavgalı bir konu için bir hayvanın otopsisine davet edildiğinde hayvan sahibine otopsinin yapılacağını karşı tarafa bildirmesini mümkünse karşı tarafın bir uzmanla birlikte otopside hazır bulunması için haber vermesini ısrarla istemelidir.

KUSUR: hukuk dilinde alım satıma konu olan maddenin istenmeyen özeliğidir. Sözgelimi bir masa alırken bir ayağı kırık olsa , bu malın kusurudur. Bir at satın alırken hayvanın eparven sonucu topallığı hukuk dilinde kusur deyimiyle belirtilir.

Hayvan alım satımında veteriner adli tıbbı ilgilendiren bir çok kusurlar vardır. Örneğin her hastalık, bünye ve güzeliği bozan şekilsizlik , hayvanın kullanılmasını güçleştiren veya olanaksız duruma getiren her huysuzluk bir kusurdur. Yalnız bir hayvanda kusur bulunmak isteniyorsa bu her zaman mümkündür.Sözgelimi sözgelimi bir atın cidagosundaki birkaç beyaz kıl kusur olarak ileri sürülebilir; fakat bu atın kullanılmasına engel değildir.bunlar alıcının bahanesinden ibarettir. Ancak alıcı en önemsiz hususları bile mukavelede belirtmişse , o zaman haklı olur.

Bir kusurun alım satımda etkin olabilmesi için aşağıdaki koşullara sahip olası gerekir:

  1. kusur gizli olmalıdır: aksi halde kusuru belirli bir hayvanı kimse satın almaz. Alsa bile o kusura göre düşük fiyata vermiştir. Yani kusuru ile kabul etmiştir.
  2. kusur önemli olmalıdır: hayvanın kullanılacağı işe engel olmalıdır.
  3. kusur eski olmalıdır: yani kusur satış esnasında bulunmalıdır . alıcıda oluşmuş bir kusurdan dolayı satıcı sorumlu tutulamaz.

ASLİ KUSUR, MUKAVELE KUSURU :

Bazı ülkelerde hayvanlardaki kusurlardan bir kısmı yasalarla belirlenmiştir. Böyle bir kusur hayvan alım satımında mukavelede belirtilsin veya belirtilmesin yasada belirtilen muayyen süre içerisinde ortaya çıkarsa satış sırasında var olduğu kabul edilir ve satış bozulur. Bunun gibi yasanın garanti altına almış olduğu kusurlara ASLİ KUSUR denir.

Yasada yazılı asli kusurlardan gayri asli her husus alıcı ile satıcı arasındaki mukavelede şarta bağlanır ki, bu kusurlara MUKAVELE KUSURU denir.

Ülkemizde asli kusur yoktur. Tüm kusurlar mukavele kusurudur. Almanya, Fransa, Avusturya ve Macaristan gibi bazı ülkelerde asli kusur kabul edilmiştir. Ülkemizde olduğu gibi İngiltere ve İsviçrede de asli kusur yoktur. Tüm kusurlar mukavele kusurudur.

KEFALET SÜRESİ ‘KUSUR BİLDİRME SÜRESİ’

Bir kusurun anlaşılabilmesi için, asli kusurlarda yasal olarak , mukavele kusurlarından mukavele ile tayin edilen zamandır. Bu süre içinde alıcının satıcıya hayvanı iade etmesi gerekir. Bu süreyi geçirirse hayvanı kusuru ile kabul etmek zorundadır. Asli kusur kabul eden memleketlerde her kusura göre bir kefalet süresi kabul edilmiştir. Örneğin Almanya da RUAM asli kusurdur ve kefalet süresi de 14 gündür. Fransa da emphyzem pulmonum asli kusurdur ve kefalet süresi de 9 gündür.

İngiltere, İsviçre gibi bazı ülkelerde olduğu gibi bizim memleketimizde de asli kusur kabul edilmemiştir. Borçlar kanunumuzda (8.5.1926 tarih ve 818 sayılı kanun ) bir kusurun mahkemece kabülü için yazılı kefalet zorunludur. Şayet bir süre tayin olmamışsa kefalet süresi 9 gündür.(madde 195 ve 199) Bundan dolayı, ülkemizde alıcı ile satıcı arasında yapılacak mukavelede yazılan süre esas olarak alınır. Örneğin bir satıcı 6 yaşındaki boz yerli ineğim gebedir, 3 aya kadar kısır çıkarsa geri getir alırım diye yazılı bir mukavele imzalamışsa burada kefalet süresi mukavelede bildirilen 3 aydır. Ancak mukavelede zaman bildirmez ve yalnız ‘ 6 yaşındakıi boz yerli ineğim gebedir, kısır çıkarsa geri getir alırım’ diye imzalamış ve kesin olarak bir kefalet süresi belitilmemışse burada kefalet süresi borçlar kanununda belirtilen 9 gündür. Onuncu gün kısır olduğu ispat edilirse davayı kazanamaz ve hayvanı kabul etmiş olur.

Satıcı ‘sattığım 6 yaşındaki doru , yerli atım solugan değildir’ diye yalnız sözle bildirmişse , alıcıda 9 gün geçmeden bu hayvanı gerçekten solugan olduğunu ispat etse bile satıcı kendi isteği ile hayvanı almazsa , alıcı herhangi bir hak iddia edemez. Ama satıcı sözünü bir imzalı yazı ile yaparsa bu durum böle olmaz.

KEFALET SÜRESİNİN BAŞLAMASI:

Bizim kanunlarımıza göre kefalet süresi hayvanın teslimi ile başlar. Belirtilen gün akşamı sona erer. Eğer son gün resmi tatil gününe rastlıyorsa gelecek ilk iş gününe kadar uzar.

Şayet alıcı bir takım bahanelerle hayvanı teslim almayı sürüncemede bırakırsa, kefalet süresi satıcının teslim etmeyi teklif ettiği günden başlar.

DAVA SÜRESİ:

Bir hayvanın kusuru kefalet süresi içinde anlaşılırsa bundan doğacak her türlü dava teslim tarihinden itibaren bir yıl içinde zaman aşımına uğrar.(madde 207) yalnız kusurun gizlenmesinde hile varsa satıcı bu bir yıllık zaman aşımından yararlanamaz.

YORUM EKLE