YALANMI HAKİKAT MI?

         Hani diyor ya Tabduk Emre;”Onlar yalana inandırır fakat biz hakikate inandıramayız!” İnsanlar zaten yalana inanmaya hazırdır. Yalan söyleyen yalanı allayıp pulladığı için insanlara yalan cazip, çıplak hakikat ise çirkin gelir; hem de ne kadar gerçek, ne kadar hakikat olursa olsun.

            Birisinin sizi sizde olmadığı halde güzel bir takım meziyetlerle, güzelliklerle övse yalan olduğunu bildiğiniz halde memnun olur ve çok zamanda sesinizi çıkarmazsınız; fakat yakın bir dostunuz sizin yaptığınız bir hatanızı yüzünüze söylese kırılır ve duymak istemezsiniz. Hatta savunmaya bile geçersiniz, hem de; ”Dost acı söyler.” Sözünün ne kadar hakikat olduğunu bildiğiniz halde.

En yakınlarınız da bulunanlar bile sizin gerçek hakikatinizi duymak istemeyebilirler çok zaman. Hani derler ya atalar; “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.”diye. Siz ne kadar doğru söylerseniz söyleyin insanlar sizin doğrunuzu duymak istemezler, yalan yüreklerini serinletir, gönüllerini ferahlatır.

            Bir Osmanlı dizisi vardı geçtiğimiz zamanlarda TRT’de dizinin bir yerinde devrin yetkili paşasını ziyarete giden “Doğrucu Mehmet Efendi” isminde birisi vardı. Ev sahibi Paşa Mehmet Efendi için her şeyin doğrusunu söylediğini fakat herkes tarafından hakarete uğrayıp kovulduğunu söyleyerek hayıflanıyordu. Mehmet Efendi; Ev sahibinin de yine savaş esnasında başka bir kişiye haksızlık yaptığını söyleyince ev sahibi de Mehmet Efendiyi evinden kovmuştu.

            Yeniden Milli Mücadeleciler elli yılı aşkın bir zaman içinde; basın-yayın, siyaset ve sivil toplum kuruluşu, dernekler ve partiler aracılığı ile insanımızın yeniden bir milli mücadeleye ihtiyacının olduğunu, milletin uyanması gerektiğini, vatanın ve milletin geleceğinin tehlikede olduğunu söyleyip gelmişlerdir. Hem de canhıraş çığlıklarla; fakat millet ne acıdır ki söylenenlere hak vermekle birlikte; “Gir koluma, düş peşime!” diyen herkesin peşine düşmüş yıllarını heder edip gitmiştir.

Milletin makûs talihini mamur etmek, mazlum milletlerin kaderini değiştirmek için hayatını sebil eden hakikat savunucularına itibar etmeyen millet; yalan ve sahte kurtuluş yolları ile “Oyunu ver kurtul” anlayışı ile oy isteyen, milleti aşağılayan, horlayan yalan-dolan ve iftiralarla milleti tehdit ederek oy isteyen çoğu hamaset avcılarının peşinde varını tüketmiştir.

           İnsanların nefsine kolay kurtuluş yolları ve yalan, hamasi sözler hoş geldiği için ve her seferinde çıplak hakikatin ipini çekmiş, yanala ve hamasi sözlere kanmıştır. Her seferinde “Evet siz doğru söylüyorsunuz.” Dediği, “ Gelecek sefer sıra sizde!”dediği insanlar bu yolda; gerçek ve çıplak hakikatin peşinde hayatlarını, maddi ve manevi bütün varlıklarını harcamış lakin şairin; “Gözleri kör, kulakları sağır bilmediler.” Dediği gibi kalp gözlerini hakikate kapatarak yürekleri genç fakat saçları ağarmış insanların yorulmasına neden olmuşlardır.

            Elbette bütün hesapların üzerinde Allah(CC)’ın hesabı vardır. Elbette; “Çıkmayan candan umut kesilmez. Elbette; ”Allah’tan ümidini ancak kâfirler keser.” Hükmünü unutmadan muhataplarımıza şunu hatırlatmakta fayda var. ” Bir Millet kendini değiştirmedikçe Allah(CC) o kavmi değiştirici değildir.” Eğer millet kendini değiştirmemekte, müspet anlamda davranış ve hareketlerini, niyetini değiştirmemekte direnirse elbette o kavmin, milletin kurtuluşundan, gelişmesinden, yükselip-yücelmesinden bahsedilemez.

            Şu bir gerçek ki; milletin başındaki gailelerin, dertlerin, yüklenmesi gereken tarihi misyon ve ulaşması gereken vizyonun anahtarı bu güne kadar devletin nasıl idare edileceğinin, sorunların çözümlerinin neler olduğunun gerçek reçetesine sahip Yeniden Milli Mücadele ve Millet Partisi Hareketidir. Yıllardır seçimlerde sözüm ona Hoca Merhumun misali; eti kuzgunlar götürdüğü halde sorunlarımız, dertlerimiz, sıkıntılarımız hep artmıştır. Çünkü et başkasının elinde, reçete başka ellerdedir.

Milletimizin fazlaca zamanı kalmamıştır çünkü sorunlar, sıkıntılar, dünyada ve ülkemizde mazlumlar çok fakat devlet ehil insanların elinde olmadığı içinde fazlaca zaman yoktur. Milletimiz, Müslüman Türk milleti artık, emaneti ehline ve gerçek sahiplerine teslim etmelidir.

            Millet süslü yalanları, cilalanmış vaatleri bir kenara bırakarak gerçek ve çıplak hakikatin peşine düşmelidir. Çözüm budur, kurtuluş bundadır. Gerçek hakikaten dışında kurtuluş aramak bize yeni efendiler kazandırır o kadar.

05 Ağustos 2018

YORUM EKLE
YORUMLAR
HÜSEYİN KAYA
HÜSEYİN KAYA - 6 yıl Önce

Böylesinegerçek ciddiyet aydınlatıcınilimsel yazılarınızılıkla heyecanla okuyoruz teşekkürdedir sekam ve saygılar sunarım