YALNIZLIK NÖBETİ

Sokaklar iyice ısınmış,sabah ayazından eser kalmamıştı.Düşünceler ve görüntüler hâfızamın arka bahçesinden karşıma çıkıp durmaya başlıyor.

Lambanın ölgün ışığı altında dakikalarca oturup,dalıp,gittim. Bekliyorum. Bekliyorum. Bekliyorum.Ah bir bitse bu bekleyiş.Sınırlarımı zorlamak istiyorum.

Dudaklarım  “bu kadar hoppalık yeter” dercesine büzülmüş durumda.Bir şeyler yazmayalı çok uzun zaman oldu.İçinde bulunduğum oda beni uç noktalarıma doğru itiyor.Nabzı atan zamanın seyrekliklerine takılıyor, kendi içime baktığımda artık kontrol bende değildi.Bu kelimelerin ne bitip tükenmez anlamları var.

Bazen dalgalar gibi gelip gelip vuruyorlar kalemimin ucuna.Bazen de beynimin kıvrımlarından kendilerine yol açıp,birleşerek ırmak olup çağıldıyorlar papirüslerime doğru.Sonunda birleşip ya bir şiirimde yada bir hikâyemde can buluyorlar tıpkı bir canlı gibi.

Bu aslında ben değilim.Aslında içimde daha fazlası var. Ben yalnızlık nöbetinden geliyorum,her gece olduğu gibi.Elimden bir şey gelmiyor,hayal kırıklığımı telâfiye.

YORUM EKLE