Grip Aşıları Neden Bulunmaz Hint Kumaşı Oldu?

Bugüne kadar alâka görmeyen ve elde kalan grip aşıları bu sene adeta “bulunmaz Hint kumaşı” unvanını hak edecek kadar kıymete bindi.

Grip aşısı neden yok diye” yeri göğü inletenler var ve bu koroya doktorlar da dâhil.

Haklılar çünkü eczanelerin camlarına “grip aşıları gelmiştir” diye yazılar asarak “tüketici” arandığı aşıları bu sene ara ki bulasın.

Artık öyle eczaneye gidip de grip aşısı yaptırmak mümkün değil; bu sene sadece Sağlık Bakanlığı’ nın kriterlerine göre “en” yüksek risk grubunda olanlar aşıya erişebiliyor.

Talep çok aşı yok

Madem bu kadar büyük talep var da aşılar neden yok diye soracak olursanız cevabı çok basit:

Grip aşıları öyle istendiği zaman satın alınabilecek ürünler değil. Bunların îmalâtı uzun süre aldığı için şirketlere bir sene önceden sipariş vermek gerekiyor.

Ülkemizde her sene grip aşısı yaptırmaları şart koşulanların sayısı Türk Eczacı İşverenler Sendikası’ na (TEİS) göre 30 milyon, Türk Eczacıları Birliği’ ne (TEB) göre 10 milyon olmakla beraber bizde bir sezonda “tüketilen” grip aşısı miktarı bir milyon doz civarında (1, 2).

(Her iki kuruluşun rakamları arasındaki bu muazzam fark da ayrı bir felâket!)

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da diyor ki: “Biz geçen yıllarda serbest eczanelerden ücretli grip aşısı temin etme imkânı olmasına rağmen tüketilen aşımız 1 milyonun üzerindeydi. Biz de 1 milyon 350 bin geçen yıldan biraz daha fazla olmak üzere sipariş verdik” (3).

Bakan çok haklı çünkü bundan daha fazla ısmarladığınız zaman bunlar elde kalıyor yani paramız boşa harcanmış oluyor.

Bunlara göre, geçen yıl “tüketilenden” daha fazla dozda grip aşısı sipariş eden Sağlık Bakanlığı’ na kimsenin tek kelime etmeye hakkı olmaması gerekir.

Hastalar da doktorlar da grip aşısına sıcak bakmıyor

Bu seneye kadar grip aşısını ağır grip geçirme ve ölüm ihtimali olan risk gurubunda yer alan hastalar da bunlarla yakın temasta oldukları için sağlıklı olsalar bile mutlaka aşı olmaları istenen doktor, hemşire ve diğer sağlık çalışanları da yaptırmıyordu!

Akdeniz Üniversitesi’ nin 2012’ deki araştırmasında sağlık çalışanlarının sadece yüzde 14’ ünün aşı yaptırdığı, doktorların yüzde 69.8’ inin hayatları boyunca hiç aşı olmadıkları bildiriliyor (4).

3 sene önce bir göğüs hastalıkları hastanesinde yapılan araştırmada ise sağlıkçıların aşıdan daha da uzaklaştığı; doktor, hemşire ve diğer sağlık personelinin sadece %4.3′ ünün aşı yaptırdığı, %65’ inin aşının gerekliliğine inanmadığı ortaya çıktı (5).

Öyle ki gribi ve risklerini en iyi bilmesi gereken ve grip aşısı olmamalarının hayâl bile edilemeyeceği enfeksiyon hastalıkları mütehassıslarının bile aşıdan “kaçtıkları” anlaşılıyor.

Mesela bunlardan biri olan Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya diyor ki: “Bu seneye kadar ben de hiç grip aşısı olmamıştım ama bu sene muhakkak olacağım” (6).

Bir enfeksiyon hastalıkları profesörü bile “ömrü hayatında” grip aşısı olmamışsa, halk da grip aşısına tabii ki hiçbir alâka duymayacaktır.

Peki, bugüne kadar grip aşısından öcü gibi kaçan risk grubu ve doktorlar bu sene neden ille de grip aşı istiyor?

Önümüzdeki aylarda bir “tvindemi” yani “çift pandemi” tehlikesini dile getiren bilim adamları var.

Pandemi, bilindiği gibi tüm dünyaya yayılan salgın hastalık manasına geliyor.

Tvindemi ise iki ayrı virüsün dünya çapında salgın yapması demek.

Mâlûm, koronavirüs salgını vaka sayıları artarak sürüyor ve sonbahar-kış döneminde “influenza” yani grip virüsleri de dolaşıma çıkıyor.

Koronavirüs pandemisine grip pandemisinin de ekleneceği yani çifte pandemi yaşanacağı, her iki hastalığın karıştırılacağı, her iki virüsün aynı kişide aynı anda hastalık yaparak çok daha ağır ve ölüm riski yüksek tablolara sebebiyet vereceği şeklinde korkutucu iddialar var.

Görünen o ki bilim dünyası bile bu korkutma kampanyasından nasibini almış; Fauci’ yi dinleyenin beti benzi atıyor olmalı:

Antony Fauci geçtiğimiz günlerde önemli bir duyuru yaptı ve ‘Grip bu sene geçen senelere göre farklılaşabilir. Gripli kişi bize boğaz ağrısı, burun akıntısı, yüksek ateş değil de sırt ağrısı ile başvurabilir’ diyerek tanı koymakta zorlanacağımızı söyledi. Bu da demek oluyor ki COVID’e yakalanan bir hastanın üzerine bir de grip olması tabloyu daha karmaşık ve vahim bir hale getirecek. Normalde ayaktan tedavi ve takip yapabileceğimiz birçok hastanın hastanede yatışı gerekebilecek ki bu da bizi yatak kapasitesi bakımından zora sokacak!”  (6).

KOVİD+ influenza birlikteliği iddiası elbette nazari olarak mümkün ve zaten biyolojide “imkânsız” diye de bir şey yok.

Gel gelelim eldeki veriler bu tür korkutucu bir iddianın gerçekleşme ihtimalinin çok düşük olduğunu gösteriyor.

Devam edecek!

NOT: Grip aşılarının genel etkinlikleri hakkında şu makalemi okuyabilirsiniz:

YORUM EKLE