Grip Aşısı Yaptırmak ya da Yaptırmamak…

Prof. Dr. Önder Ergönül’ ü sadece dinlediğim bazı konuşmaları ve okuduğum bazı bilimsel yayınlarından tanırım, bende çalışkan ve dürüst bir bilim adamı intibaı bırakmış idi.Onu, bir zamanlar Habertürk’ te yaptığım sağlık programına misafir olarak da çağırmıştım.

Bugün Ergönül’ ün Prof. Dr. Mustafa Çetiner ile grip aşıları üzerine olan sohbetini dinledim ve açıklamalarındaki yanlış, eksik ve taraflı bilgilere hem şaşırdım hem üzüldüm.

Bakın neden?

Bağışıklığı sadece antikorlar üzerinden anlatıyor, lokal ve hücresel bağışıklığın adını bile anmıyor

Grip gibi pratik olarak “viremiye yol açmayan” enfeksiyonlarda antikorların koruyuculuğu sınırlıdır ve oluşan antikorların da sadece birkaç aylık ömrü vardır.

Gripte asıl mühim olan lokal ama esas da HÜCRESEL BAĞIŞIKLIK’ tır; bugün uygulanmakta olan ticari grip aşıları ile bunları sağlamak mümkün değildir.

Grip geçiren bir insanda ise bağışıklığın bu üç bölümü de gelişir ve hücresel bağışıklık sayesinde de hem kuvvetli hem uzun seneler süren ve hem de grip virüslerinde ciddi mutasyonlar olsa bile etkili olabilecek bir koruyuculuk sağlanır.

Buruna püskürtülerek verilen hastalık yapıcı etkileri kaldırılmış canlı virüs aşıları (FluMist) kâğıt üzerinde bağışıklığın üç bölümünü de etkilemesi beklenirken koruyuculuğunun yüzde 3 olduğunun artık saklanamaması üzerine geçen sene CDC tarafından bile veto edilmiştir.

CDC’ nin bu sene hiçbir delil göstermeden sadece aşı şirketinin ifadelerine dayanarak FluMist’ e kapı aralaması, utanmazlığın zirvesidir.

Ergönül, tıp fakültesinde talebem olsaydı bu bilgilerle sınıfı geçemezdi.

Sıkça grip ne demek?

ERGÖNÜL: Yılda 3 defadan fazla grip geçiriyorsa, sürekli bundan şikâyet ediyorsa biz öneririz.

Yapma hocam, gözünü seveyim yapma, bugüne kadar tıp tarihinde yılda 3 defadan fazla grip geçirmiş olduğu ispatlanmış kaç kişi var?

Bir insan sadece teorik olarak senede 3 defa grip geçirebilir, senede üç defadan fazla geçirilen grip değildir, bunlar ancak halkın üşütme, soğuk algınlığı, üst solunum yolları enfeksiyonu (ÜSYİ, ÜSYE) adlarıyla bildiği grip benzeri tablolar (flu-like ilness) olabilir.

Sürekli olarak gripten şikâyet eden” birinin de muhtemelen alerjik nezlesi vardır.

Halkın kahve sohbetlerinde kullandığı bu tanımlamayı bir enfeksiyon hastalıkları profesörünün hem kullanmasına hem de bilhassa “griple ilişkilendirmesine” şaşırdım diyeyim de kibarlık edeyim.

Zaten kendisi de biraz sonra da bu yanlışı düzeltmeye çalışıyor: “Başka, grip benzeri hastalık yapan en az 10 çeşit virüs var”, diyor.

Her enfeksiyon veya alerji klinik tablosunu griple ilişkilendirip sıra aşının koruyuculuğuna gelince on çeşit grip virüsünden bahsetmek yakışık almıyor.

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?

“Hasta olmayacağımızın garantisi varsa hakikaten aşı olmayalım” diyor

O zaman adama sorarlar: İyi de aşının koruyucu olmasının garantisi var mıdır ki ya da ne kadardır ki aşı olalım.

Üstelik her sene daha çok grip aşısı yapılan USA’ da gripten ölümler de buna paralel artıyor: Geçen sene 145 milyon doz grip aşısı “tüketilen” USA’ da 80 bin kişinin gripten öldüğü açıklandı.

Bu nasıl koruyucu bir aşı anlamak mümkün değil.

Grip aşısı gripten koruyor diye satılıyor ama gripten korumuyorsa ayıplı mal olur

Gripten koruyacak diye satılan bir aşı gripten korumuyorsa “ayıplı mal” kapsamına girer; aşı olan bir insanın gribe yakalanması durumunda hastalık masraflarını aşı üreticisinden talep etme ve tazminat hakkı doğar. (Not: Ayıplı mal; etiketinde, ambalajında, reklâmında bildirilenlere uyulmayan, standardında veya teknik düzenlemesinde hata ve eksik olan; tüketicinin beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran, her türlü maddi, ekonomik ve hukuki eksiklikleri içeren maldır).

Gel gelelim, bu USA’ da mümkün değildir çünkü tüm aşılar 1986’ dan bu yana bu ülkenin kanunlarına göre “unavoidably unsafe” yani “kaçınılmaz olarak emniyetsiz” ürünler olarak kabul edilir.

İlaçlar sivilcemi büyüttü” iddiasıyla bile milyon dolarlar mertebesinde tazminat kazanılan USA’ da aşıların aksi tesirleri için üretici şirketler dâva edilemezler.

Ergönül, grip aşısının sadece lokal yan etkilerinden bahsediyor

Konuşmadan grip aşılarının serum fizyolojik zerki kadar (hafif bir şişme, kızarıklık, ateş) yan etkileri olduğu anlaşılıyor.

Madem öyle, bir zahmet bu durumdan bîhaber olan FDA’ ya bir mektup yazıp grip aşısının “kaçınılmaz olarak emniyetsiz” aşılar sınıfından çıkarılmasını talep etsin ve Coni’ ler gönül rahatlığı ile kollarını açsın.

Grip aşılarının uzun vadedeki aksi tesirlerini (mesela CDC’ nin emrine uyup 6 aylıktan itibaren her sene grip aşısı olanlarla olmayanların 20 sene sonraki hastalık riskleri nedir?) ortaya koyan güvenilir bir araştırmaya ise bugüne kadar ben rastlamadım, varsa göndersin tartışalım.

Bizim ülkemizde etıbbanın ben de dâhil “aşıların ve ilaçların aksi tesirlerini” bildirmek ve takip etmek gibi kötü bir alışkanlığı yoktur.

İyi ki de yok, ilaçların da aşıların da köküne kibrit suyu dökmek kaçınılmaz olurdu.

Aşının koruyuculuğu 60-70 imiş

Aşının koruyuculuğunu birkaç hafta önce yüzde 70-80 diye ifade eden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ a göre çok daha insaflı olduğu için Ergönül’ e teşekkürler ama gerçekler hiç de öyle değil.

Grip aşısının koruyuculuğu geçen sene Avustralya ‘ da yüzde 10 Kanada’ da yüzde 17 olarak bildirildi.

Son birkaç senedeki etkinler genel olarak yüzde 20-50 arasında seyretti, bazı virüs türleri için oran sıfır ve hatta sıfıra yakın da bulundu.

Bu bilgileri vermeden ve aşıların koruyuculuğunun “sıfır” bile olabileceğini hatta “sıfırın bile altına düşebileceğini” (şaka değil gerçek!) vurgulamadan grip aşıları yüzde 60-70 etkili demek ancak aşı propagandistlerinin ağzına yakışır.

flu shot cartoon ile ilgili görsel sonucu

Kapitalistler de sosyalistler aynı görüşteler

Bugüne kadar hiç grip aşısı yaptırmadığının altını çizen kapitalist dünyanın hükümdârı Donald Trump “Grip aşılarının hiçbir koruyuculuğu olmadığını ve sağlıktaki en büyük sahtekârlıklardan biri olduğunu” söylüyor.

Sosyalist bilim adamı Prof. Dr. Gazanfer Akasakoğlu da Trump’ la aynı kafada:

Bağışıklama da, aşı üretimi de devletin elinden ve kamu görevi olmaktan çıkarıldı, sermayeye teslim edilerek tatlı kȃrlar için yatırım aracına dönüştürüldü. Artık bebeklerin ve erişkinlerin bağışıklanmaları üzerinde kişisel, kurumsal ve sınıfsal çatışmalar, uluslararası sermayenin kanlı çıkar oyunları yer alıyor”.

Fazla söze gerek var mı bilmem?

Gelelim neticeye

Daha tenkit edecek çok husus var ama burada kesiyorum.

Ben her zaman halka tam ve doğru bilgi verilmesini savunurum; bu örnekte de olduğu gibi “hangi bahane ile olursa olsun” hakikatlerin saklanması veya eğilip bükülmesine karşıyım.

Tam ve doğru bilgilendirilen halk mutlaka doğru kararı verecektir, ben halkın sağduyusuna inanır ve güvenirim.

Grip aşısı yaptırmak veya yaptırmamak, karar sizin!

Videoyu seyretmek için: https://www.youtube.com/watch?v=XdVZb7FVbHI

Kaynaklar:
Yazıma bahusus hiçbir bilimsel kaynak koymuyorum, hazıra konmak yok, dileyenler bunları sitemde Grip ve Domuz Gribi bölümlerinde bulabilirler.

YORUM EKLE