Karaciğer Kanserine Alternatif Aşı Umudu

Karaciğer kanserine yol açtığı bilinen hepatit C virüsünden (HCV) hazırlanan bir tür aşının (nosode) kanseri kontrol altına alabileceği bildirildi (1, 2).

Journal of Integrative Medicine’ de yayınlanan araştırma, aşının laboratuvar ortamında canlı kanser hücrelerini parçalayabildiğini ortaya koyuyor.

Araştırmada denenen aşı (nosode) bildiğimiz endüstri ürünü aşılardan değil; bu bir homeopatik ürün.

Araştırma, hepatit C virüsü pozitif olan 24 kişi üzerinde HCV nosode’ un 30C ve 50C dozlarıyla gerçekleştirildi.

Viral yükün (viral load) 12. haftadan 24. haftaya kadar 155756750 IU/ml’ den 78926550 IU/ml’ ye yani yarı yarıya azaldığı ama bu süre sonunda anlamlı derecede arttığı tespit edildi.

Araştırmaya göre nosode’ a çoğu “iyi cevap veren” ve az bir kısmı da “cevap vermeyen” olmak üzere iki farklı grup var.

Katılımcıların çoğunun iştahında düzelme oldu, kilo aldılar ve herhangi bir yan etkiyle karşılaşılmadı.

Aşı kanseri tedavi edebilir mi?

Nosode’ un prensibi akla ve mantığa uygun.

Zaten modern tıbbın aşıları da bir virüs veya bakterinin hastalık yapmayacak şeklinin veya o mikroorganizmaya ait bir yapının (antijen) bağışıklık sistemini uyarması prensibine göre hazırlanıyor.

Gel gelelim, sadece bu araştırmaya bakarak karaciğer kanserinin tedavisi için hemen “aşısı bulundu” diyemeyiz ama umutlu olmakta hiçbir sakınca yok.

Buradan bir aşı çıkması için daha bir fırın ekmek yemek lâzım.

Tabii bir de ilaç endüstrisinin buna müsaade etmesi gerekiyor ki bu pek de olacak bir şey değil.

Homeopati nedir?

Homeopati, “benzer benzeri iyileştirir” (like cures like) prensibini temel alan alternatif tıp yöntemlerinden biridir.

İlk defa 1896’ da Samuel Hahnemann tarafından uygulanan homeopati, bir hastalığın hastalık belirtilerini sağlam bir insanda ortaya çıkarabilecek maddelerin çok düşük dozlarda hastaya verilmesiyle tedavi edilebileceği inancına dayanır.

Homeopatide, ilaçlar arka arkaya defalarca seyreltilerek hazırlanır. Seyreltme işlemi sonunda ilaç, genellikle aktif maddeden bir adet molekül bile barındırmayabilir.

Mesela 6C ölçekte, bir birim aktif madde 10 birim suya eklenir, yani ilacın içerisinde bir adet molekül barındırma şansı kabaca milyonda bir’ dir. Seyreltme işlemi nedeniyle homeopatik ilaçların farmakolojik herhangi bir etkisi yoktur.

Homeopatinin plasebo etkisi dışında bir faydası olduğu bilimsel ve klinik olarak kanıtlanamamıştır. Homeopatik ilaçlar genellikle herhangi bir aktif madde barındırmadıkları için zararsız kabul edilirler. Fakat bu ilaçların geleneksel tıbbın yerine kullanılması hastaları tehlikeye atabilir (3).

Gelelim neticeye

Son senelerde tüm dünyada homeopati ve genel olarak da alternatif tıbba gösterilen ilgi giderek artıyor.

Modern tıbbın bu durumu şapkasını önüne koyup dikkatle değerlendirmesi şart.

Ben de alternatif tıbba karşı değilim ama bu tedavi yöntemlerinin etkinlik ve emniyetleri bilimsel olarak ispatlanmadan bunlara körü körüne “evet” demem de mümkün değil.

Modern tıbbın şarlatanlarından kaçarken alternatif tıbbın şaklabanlarının kucağına düşmeyelim.

YORUM EKLE