Koronavirüse Karşı Burnuna Uygulanan Aşılar Umut Veriyor

Şu anda dünyada koronavirüse karşı 200’den fazla aşı adayı var ve bunlardan 42’si klinik araştırmalara geçmiş durumda. 10 tanesi ile de faz 3 çalışmaları yürütülüyor.

Bu aşılardan bazıları zayıflatılmış virüs aşıları, bazıları viral vektör aşıları, bazıları protein bazlı aşılar ve bazıları da tamamen yeni bir metoda dayanan RNA ve DNA aşıları ve hepsi de kas içine uygulanıyor.

Bu aşıların dışında, klinik öncesi çalışmaları çok umut verici olan ve “buruna sprey şeklinde püskürtülen aşılar” da var. 

Alabama Üniversitesi tarafından geliştirilen tip 5 adenovirüs bazlı ve koronavirüsün S proteininin hücrelere bağlanan kısmını (RBD) kodlayan aşı, lokal olarak uygulanıyor. 

Farelerde yapılan deneylerde aşının hem sistemik ve hem de lokal bağışıklık sağladığı gösterildi:

Virüsün RBD’a karşı mukozal IgA, kanda nötralizan antikorlar ve CD4+ ve CD8+ T hücreleri cevabı ortaya çıkıyor.

Enfeksiyon yanında bulaşmayı da önleyebilmesi, tek doz şeklinde verilmesi, oda sıcaklığında uzun süre muhafaza edilebilmesi ve naklinin çok kolay olması da diğer üstünlükleri.

Alpakalarda yapılan araştırmalar da mukoza bağışıklığının önemini gösteriyor

Etkeni bir koronavirüs olan MERS, insanlarda ölümcül bir hastalığa sebep olurken, ana virüs rezervuarı olan devegiller asemptomatik taşıyıcılardır ve bu da enfeksiyonun kontrolünde doğuştan gelen bağışıklık tepkilerinin çok önemli bir rolü olduğunu düşündürmektedir.

Deneysel olarak enfekte edilen devegiller, bulaşıcı virüsü bir hafta içinde temizler ve etkili bir adaptif bağışıklık tepkisi oluşturur.

Yeni bir araştırmada, MERS-CoV ile enfekte alpakaların solunum yollarında bağışıklık tepkisi genlerinin transkripsiyonu incelendi. 

Aşılamadan 2 gün sonra meydana gelen enfeksiyonun zirvesine eşlik eden tip I ve III interferonlar (IFN’ler), yalnızca alpakaların burun mukozasında maksimum düzeyde kaydedildi ve tüm solunum yolu boyunca interferonla uyarılan genlerin (ISG’ler) indüksiyonuna sebep oldu.

Burun mukoza ve submukozasında lökositlerin hafif fokal infiltrasyonuyla eşzamanlı olarak anti-enflamatuar sitokin IL10’un arttığı ve NF-κB kontrolü altındaki proenflamatuar genlerin azaldığı gözlendi.

Bu sonuçlar, devegillerde MERS virüsünün ana hedefi olan burun mukozasının ISG’lerin tetiklenmesi ve tip III interferonların ve IL-10’un ikili antienflamatuar tesirleriyle hazır (innate) bağışıklığın yönlendirilmesinde merkezi bir yeri olduğunu gösteriyor.

Bu çalışma, memelilerin viral solunum enfeksiyonlarıyla nasıl mücadele etmeleri gerektiğini gösteren gayet iyi bir örnektir:

MERS-CoV enfeksiyonunu kontrol edebilen alpakalardaki temel özellikler, burun epiteli tarafından üretilen tip I ve III interferonlar ve enflamasyonun baskılanmasıdır.

Gelelim neticeye

Burun yoluyla uygulanan aşıların hem enfeksiyonun ve hem de bulaşmanın önlenmesinde daha etkili olması mümkün görünmekle beraber uygulanabilir hâle gelebilmeleri için daha pek çok çalışmaya ve zamana ihtiyaç var.

Bu durumda sistemik yolla uygulanan aşılarla yetinmek zorundayız.

YORUM EKLE