İstikrarsızlık anlamında bu iddialarımıza örnek verecek olursak; 2007 yılında Dokuzuncu Kalkınma Planı hazırlanırken planın her tarafında Avrupa Birliği vardı, mali konulardan, sosyal, iktisadi önümüze hangi konu geldiyse bütün konulara Avrupa Birliği bakış açısıyla bakıldı, olaylar ve meseleler bu perspektif çerçevesinde değerlendirildi. Sonra Onuncu Kalkınma Planı yapılırken Avrupa Birliği hiç yoktu, bir tane Avrupa Birliği cümlesi neredeyse bulamazsınız. Bu aynı Hükûmet döneminde ciddi bir istikrarsızlıktır. Avrupa Birliği konusunda bir uçtan öbür uca savrulduk. Şimdi, bugün geldiğimiz noktadaki yeniden sıcak ilişkilerin başlatılması da kuşkuyla karşılanıyor.
Rusya konusuna gelirsek; Sayın Cumhurbaşkanının “Şanghay’a gireceğiz, Şanghay’a girmemiz lazım.” Şeklinde yapmış olduğu açıklamalarla “, Şanghay, Avrupa Birliğine alternatif olarak gösterildi. Oysa, hiç alternatif olacak bir şey değildi. Türkiye bu tür hatalara düştü, bunlar yüksek sesle söylendi yani sadece içeride konuşulan ifadeler değil. Burada da ciddi zikzaklarımız oldu, bir tane uçakla biz Suriye politikasından tamamen silindik. Bu kimin aklıdır?
Yani bir şey yapıyoruz, bunun bir adım sonrasını, iki adım sonrasını hesaplayamıyoruz… Millet yüz yılı hedeflerken, yüz yılı planlarken biz iki adım sonrasına bakmadan işler yapıyoruz.
Sonra, beyanatlardaki zikzaklar, önce, “Kim olsa vururuz.”, sonra ise “Rusya olduğunu bilseydik vurmazdık.” İçeride ayrı konuşmalar, dışarıda ayrı konuşmalar. Bunlar bu ülkeye yakışacak ifadeler değil.
Rusya’ya hem sattığımız malda bağımlıyız, hem de aldığımız malda bağımlıyız, hani o da bizimle bir tarafında bağımlı olsa problem değil. Enerji alıyorsunuz, bağımlısınız, yaş sebze, meyve, birtakım şeyler satıyorsunuz, bir dış ticaretimiz var, bağımlısınız. Tabii, ciddi ekonomik maliyetleriyle karşılaşacağız şimdi, 10-20 milyar dolar civarında bir sürü hesaplar yapılıyor.
Rusya sivilleri öldürüyor, Türkmenleri vuruyor. Biz neredeyiz? Bayır Bucak Türkmenlerinin, durumunu biz savunmayacağız, biz bunu dillendirmeyeceğiz de kim dillendirecek, bunu dünyada kim konuşacak?
PYD konusu. Bunların liderleri Türkiye’de bizim başmisafirlerimizdi bir zamanlar, şimdi biz onlara terör örgütü diyoruz. PYD elbette, terör örgütüdür. Daha bir yıl önce en üst seviyede konuk ettiğimiz insanlar bugün terörist. Evet, bunlar terörist, ama bu teröristler o gün de teröristti.
Neresinden bakarsanız bakın maalesef dış politikamız tamamen istikrarsızlık sembolü olup çıkmıştır.” dedi.
Güncelleme Tarihi: 02 Mart 2016, 09:28