BAHADIROĞLU, BAFRA’DA ÇANAKKALE VE İSTİKLAL MARŞI RUHUNU ANLATTI

Bafra Belediyesinin , 12 Mart 1921 tarihinde İstiklâl Marşı'nın Kabulü ve 18 Mart 1915 tarihinde Türk Ordusu’nun kazandığı Çanakkale Zaferi’nin yıldönümleri nedeni ile düzenlediği programda Tarihçi-Yazar Yavuz Bahadıroğlu “İstiklal Marşımız ve Çanakkale Zaferi” konulu konferans verdi.

BAHADIROĞLU, BAFRA’DA ÇANAKKALE VE İSTİKLAL MARŞI RUHUNU ANLATTI
Konferansa Bafra Kaymakamı Halis Arslan, Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, AK Parti Bafra İlçe Başkanı Tuncay Yurduseven ve çok sayıda davetli katıldı.

 

Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin konferansta yaptığı açılış konuşmasında davetlileri selamlayarak şunları söyledi:

 

“Bizleri bugünleri bize bahşeden, İstiklal Marşı gibi Çanakkale Zaferi’ni bize miras olarak bırakan ve İstiklal Harbindeki mücadeleleri sonucu kazanılan başarılar ile bize taçlandırma yapan başta Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını, Mehmet Akif Ersoy’u, tüm gazi ve şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.”

 

Daha sonra konuşmasını yapmak üzere sahnede yerini alan Tarihçi Yazar Yavuz Bahadıroğlu’na Başkan Şahin, gecenin anısına Bafra Çetinkaya Köprüsü kabartmalı plaket takdim etti.

 

Bahadıroğlu plaket takdiminin ardından hemen konuşmasına geçerek şunları söyledi:

 

“Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz, bu millet yıkılmaz. Bizim bu günü yaşamamıza vesile olan, mezar taşlarında iz bırakarak Anadolu’yu müslümanlaştıran, bütün saldırıları püskürten de bir ecdadımız var. Yani biz her şey yolundaydı da geldik burada keyfimize bakıyor değiliz. Binaenaleyh bugün Türkiye’nin 4 koldan kuşatıldığı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, sözün tam manasıyla yedi düvele karşı yeniden bir varlık mücadelesi vermek mecburiyetinde bırakıldığı dönemde Çanakkale’yi, Milli Mücadeleyi ve İstiklal Marşı’nı konuşmak herhalde bize yeni ufuklar açıcı olabilecektir.

 

Bugün karşı karşıya bulunduğumuz örgütlü örgütsüz terörist nizami devletler 1. Dünya Savaşı öncesinde de vardır. Kimlerle mücadele ettiğimize bir bakın, 1. Dünya savaşının öncesinin öncesinde de yine aynı devletler vardır. Bugün bazılarının müttefikimiz olması bir şeyi değiştirmez.  Avrupa Birliği’ne girdiğimizde ortağımız olacakları gerçeği de bir şey değiştirmez. Kimler vardı? İngiliz vardı, Fransız vardı, İtalya vardı, daha sonra ABD oldu. İsrail hep var o zaman yoktu henüz ve isim konmamış ya da alfabenin bütün ünsüz harflerinden isim belirlenmiş bir sürü terör örgütü. PKK-PYD-IŞİD vs takip etmekte bile zorlanıyoruz ve onların yasal uzantıları var. Bugün de var o gün de var.”

 

Konuşmasına geçmişten günümüze Türkiye üzerine oynanan oyunlar ve projeler hakkında tespitler yaparak devam eden Bahadıroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“1850 bir İngiliz projesinin hayata geçirildiği tarihtir. Bu projeye göre 1-Osmanlı Devleti bölünüp parçalanacak. 2- Filistin’de bir Yahudi devleti kurulacak. 3-Petrol yataklarına el konulacak. 4- Hilafet Kaldırılacak.

 

Birinci Dünya Savaşı’na giden süreçte bizi 17 sene savaştırdılar. O 17 senenin içinde iki büyük Balkan Savaşı var. Bir Osmanlı-Rus Savaşı var, sınır Edirne’den çizildi. Daha sonrasından Ruslar 93 harbinde Ayastefanos’a dayandılar. İstanbul Yeşilköy’de bir anlaşma imzalamak zorunda kaldık. Geri çekildiler ama oraya ayakları değdi.

 

Bugün kiminle uğraşıyoruz? Aynı devletler. Ogün kimlerin silahları ülkemizde bize karşı doğrultuluyorsa şimdi de yine terör örgütlerince bize doğrultulan silahlarda aynı devletlerin mühürleri var. O zaman Kiliseleri silah deposu yapmışlardı. 400 sene birlikte yaşadıkları komşularına İngiliz silahlarını yöneltmişlerdi. Katletmeye başlamışlardı. Devlette tedbiren onlara yer değiştirtti. İşte bugün parlamento parlamento dolaşarak Türkler bizi katletti propagandasının özü odur.

 

Eğer bu millet kendisi gibi inanmayan, düşünmeyen, giyinmeyen diğer milletleri tarih boyunca katletseydi, inanın bugün ne Bulgar, ne Yunan, ne Ermeni, ne Sırp ırkı kalırdı. Hepsini ortadan kaldırırdı. Ama biz onlara bugün de olduğu gibi bizden olsun olmasın kim muhtaç hale gelmişse emek verdik, ekmek verdik, vatanımızı açtık, yüreğimizi açtık hatta evimizi açtık. Bugün 2.5 milyon Suriyeli’yi biz barındırıyoruz, biz yediriyoruz, biz içiriyoruz. Adamlar ne sınırlarını açıyor ne ekmek veriyor. Biz Türkiye’ye 3 milyar Euro vereceğiz ama hele bir dursun önce Yunanistan’a verelim diyorlar. Biz onlara 6 milyar Euro verelim hele bir gitsinler Suriyeliler bakalım sınırlarını açsınlar. Açamazlar çünkü vicdan, hamiyet, şefkat bitmiş, insanlık bitmiş. Bütün bu hasletler burada var. Dün de vardı, yarın da var olacak ve bu millet bu devlet üç buçuk soysuza kendini teslim etmeyecek. Dik durmaya devam edecek. Ezanıyla, bayrağıyla, Kur’anıyla, toprağıyla kıyamet yürüyüşüne sonsuza kadar devam edecek inşallah”

 

16-17 YAŞINDA İSE SON SINIF ÖĞRENCİLERİ BU VATAN İÇİN ŞEHİT OLUYORLARDI BUGÜN DE ÖYLE.

 

“16-17 yaşında ise son sınıf öğrencileri bu vatan için şehit oluyorlardı bugün de öyle. Birbirine o kadar benziyor ki. Dün anneler “Ya gazi ol ya şehit” diyerek gönderiyorlardı evlatlarını Çanakkale’ye, bugün de anneler bayrağa sarılı tabuttan 19-20 yaşında ki çam gibi delikanlısını kara toprağa verdikten sonra kameralara dönüyorlar ve “Vatan Sağolsun” diyorlar, VATAN SAĞOLSUN. Farkediyorsunuz ki Anadolu gerçekten ANA DOLU. Ve farkediyorsunuz ki bu anneler Anadolu’da var olduğu ve bu Mehmetleri doğurduğu müddetçe Türkiye kıyamete kadar yaşayacaktır. Apo’lar depolar vız gelir tırıs gider ya da onların mecliste ki uzantıları.

 

Bu tehditleri ve tehlikeleri idrak ederek şehitlerimizi anmamız lazım yoksa Fatihalarınız bile ulaşmayabilir oraya. O bilinçsizliğin Fatiha’sını bile bizden istemezler emin olunuz.”

 

BİZ BU TOPRAKLARIN GÖKKUŞAĞI CÜMBÜŞÜ GİBİ REKLERİYİZ

 

“Bizler Türkü, Kürdü, Arnavutu, Lazı, Abazası vesairesi biriz, bu toprakların gökkuşağı cümbüşü gibi renkleriyiz. Bizi birbirimizden ayırmak istiyorlar. Bizi ayıramazlar. Bizlerin birlik olma adresi Çanakkale’dir.

 

Bu coğrafyada yaşamanın bedelini geçmişte ödedik, şimdi de ödüyoruz bundan sonra da ödeyeceğiz. Kimseye buraları ikram etmeyeceğiz.

 

Bu millet kızdığında Allah Allah diyor. Şaşırdıklarında Allah Allah diyor, biraz daha şaşırırsa Fesübhanallah diyor. Biraz daha olunca Lailaheillallah diyor, daha olursa hasbünallah diyor. Bu nasıl bir millet? Öfkesi bile zikir kokan bir milletin torunları olmanın tadını çıkarın.

 

Çanakkale Destanı öyle büyük bir destandır ki 250 bin şehidin kanı canı vardır. Çam gibi delikanlılar. Lise son sınıf öğrencileri eğitimli insanlardı ve o boşluk hala dolmadı. Dolmadığı şuradan belli ki bizim aydınlarımız Prof. Doktorlarımız maalesef PKK bildirilerine imza atıyor. Keşke bilimsel makalelere atsalardı o imzaları bu milletin hayrına olacaktı.”

 

ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN

 

“Tüm bunların yanında tarihsel duruşu ilan edecek ve gelecek hakkında umutları yeşertecek bir de marş lazımdı. Burdur vekili Mehmet Akif de yazdı. Ama Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın dedi ölüme yattığı yatakta. Niye? Çünkü büyük acılar sonunda yazılmış. Yani “Allah bu millete bu acıları bu millete bir daha göstermesin” duasıdır o.  İyi ki Mehmet Akif’i buldu Hamdullah Suphi bey ve iyi ki ona sipariş etti İstiklal Marşı’nı. “

 

Konuşmasının içerisine günümüze de atıflarda bulunan Yazar Bahdıroğlu, son olarak şunları söyledi:

 

“Suriye sıkışıyor buraya geliyor, Bulgaristan sıkışıyor buraya geliyor. Burası sıkışırsa biz nereye gideceğiz hiç düşündünüz mü? Var mı gidecek bir yer. Onun için sadece bizim için değil dünya mazlumları için de bu ülkenin sağ, salim, müreffeh ve dimdik ayakta durması ve yaşaması lazım ve yaşayacak da.”

Güncelleme Tarihi: 14 Mart 2016, 08:48
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER