AK Parti Sözcüsü Çelik: Kaşıkçı cinayetinde yeterli iş birliğiyle karşı karşıya değiliz

AK Parti Sözcüsü Çelik, Cemal Kaşıkçı cinayeti ilişkin, "Halen talep ettiğimiz iş birliğiyle yeterli bir şekilde karşı karşıya değiliz." dedi.

AK Parti Sözcüsü Çelik: Kaşıkçı cinayetinde yeterli iş birliğiyle karşı karşıya değiliz

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu. 

Kartal'da bina çökmesi sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet dileyen Çelik, "Umarız bundan sonra alınan tedbirlere dikkat edilir. Bu tedbirler doğrultusunda gerekenler büyük bir hassasiyetle kentsel dönüşüm konusunda diğer konularda vatandaşlarımızın yüksek hassasiyetiyle bunlar gerçekleşir ve bir daha benzer durumlarla karşı karşıya kalmayız." diye konuştu. 

Çekmeköy'de bir askeri helikopterin acil iniş yaptığı sırada düştüğünü ve 4 şehit olduğunu belirten Çelik, şehitlere Allah'tan rahmet diledi. 

Çelik, "Çok üzücü bir kaza, ilk gelen bilgiler, helikopterin acil iniş yaparken düştüğü şeklinde. Gereken soruşturmalar hem Başsavcılık tarafından hem Savunma Bakanlığı tarafından başlatıldı. Çok yönlü olarak araştırılıyor. Gerçek, neden olduğu, nasıl bir zaruretin ortaya çıktığı bu soruşturmaların sonunda hep beraber öğrenmiş olacağız." ifadelerini kullandı.

Kaşıkçı cinayeti

Çelik, önem verdikleri gelişmelerden birinin Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin yürüttüğü bir soruşturma çerçevesinde BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard'ın Türkiye'yi ziyareti ve bu çerçevede bir rapor yayınlanması olduğunu söyledi.

Türkiye'nin şeffaf bir şekilde süreci yürüttüğünü ve Suudi Arabistan yetkililerine iş birliği çağrılarının hala yanıt bulmadığını söyleyen Çelik, BM heyetinin Suudi Arabistan Konsolosluğuna alınmaması gibi bir tablo ile karşı karşıya kalındığını hatırlattı. 

Çelik, "Bu, soruşturmanın üstünün örtülmesi, olayın üstünün örtülmesindeki şüpheleri ciddi bir şekilde artırmıştır. Bu raporda elde ettikleri deliler ışığında bunun Kaşıkçı cinayetinin Suudi Arabistan'ın bazı devlet yetkilileri tarafından acımasızca ve önceden tasarlanmış bir cinayet olarak planlandığı sonucuna varmışlar. BM yetkililerinin vardığı sonuç bu. Cinayet ve acımasız vahşetin birtakım delillerle ortaya konulduğunu ifade ediyorlar." değerlendirmesinde bulundu. 

BM soruşturmasının halen devam ettiğini, çeşitli öneriler içeren raporun haziran ayında BM İnsan Hakları Konseyine sunulacağını belirten Çelik, "Olayın üstünün örtülmesine de müsaade etmeyeceğimizi net bir şekilde söyledik. Halen talep ettiğimiz iş birliğiyle yeterli bir şekilde karşı karşıya değiliz." dedi. 

Macron'un açıklamaları

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, 24 Nisan'ı sözde Ermeni Soykırımı Anma Günü ilan etmesine ilişkin de değerlendirmede bulunan Çelik, "Bu, tarihi ve hukuki dayanaktan yoksun yaklaşım, esasında Fransa yargı makamları tarafından da uluslararası yargı makamları tarafından da reddedilmiş bir yaklaşımdır." dedi. 

Macron'un aldığı kararın Fransız Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarıyla da çeliştiğine dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:

"Biz Sayın Macron'a bu yaptığının yanlış olduğunu ve eğer gerçekten tarihle yüzleşmek gibi bir ısrar içindeyse bunu Fransa'nın Cezayir'de yaptığı eylemlerle, Benin, Burkina Faso, Gabon, Gine, Kamerun, Moritanya, Nijer, Senegal, Tunus ve Çad'da insanlığa karşı Fransız otoriteleri tarafından işlenmiş suçlarla yüzleşmesi gerektiğini ifade ediyoruz.

Buralarda Fransız otoritelerinin emriyle Fransız yetkililer tarafından işlenmiş suçlar ortadayken, tutup da tarihle yüzleşmek şeklinde bir tavrın arkasına sığınıp hukuki ve tarihi dayanaktan yoksun konularda siyasi tutum alması tabi içeride politik sıkışma yaşan Macron'un kendisine birtakım lobilerin desteğini bulmak şeklindeki bir yaklaşımının neticesidir."

"Türkiye-Fransa ilişkilerine maliyeti olacak"

Türkiye ile Ermenistan arasındaki herhangi bir diyaloğun ve normalleşmenin önüne geçmek için bu çevrelerin büyük çaba sarfettiğini belirten Çelik, "Fransa gibi ülkeler de işte buradan kendilerine bir politik çıkar sağlamaya çalışıyorlar. Dolayısıyla bu konuyu tabii ki sadece kınamakla yetinmiyoruz, bunun Türkiye-Fransa ilişkilerine bir maliyeti olacaktır. Genelde Fransızlar böyle bir şey yaptıkları zaman 'sadece kınarlar ve kınadıkları gibi kalır' diyorlar." ifadelerini kullandı. 

Macron'un yaptığının Türkiye ile Ermenistan arasındaki herhangi bir normalleşme sürecini sabote etmek olduğunu gördüklerini ifade eden Çelik, şunları kaydetti:

"Bunu diasporanın bu süreçler üzerinde kurduğu hakimiyeti devam ettirmeye dönük bir pas verme olduğunu görüyoruz. İkincisi de içeride iç politikada bu sarı yelekliler ve benzeri konularda biraz kan kaybetmiş bir politikacının maalesef kendisine bir çıkış yolu bulmak için dirayetli bir politika üretmek yerine tarihi ve hukuki dayanaktan yoksun böylesi bir iftiranın arkasına sığınmak gibi bir tablo içerisine girdiğini görüyoruz. 

Bir kere daha söylemek isteriz, tarihle yüzleşmek Fransa için gereklidir ama bu kendisini ilgilendiren kısım Osmanlı tarihi veya Türk tarihi değildir. Bu konuda öz güvene sahibiz biz, kendisinin yüzleşmesi gereken şey özellikle de hukuki olarak gereken şey Benin'den Burkina Faso'ya, Kamerun'dan Cezayir'e kadar Fransız otoritelerinin karıştığı cinayetler ve benzeri insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kendisine tarihle yüzleşme konusunda bunu tavsiye diyoruz, bunu öneriyoruz."

 "Venezuela halkının yanındayız"

Türkiye'yi Venezuela krizi konusunda yanlış bir çerçeveye oturtmaya çalışan açıklamalarla karşı karşıya kaldıklarını aktaran AK Parti Sözcüsü Çelik, "Herhangi bir yerin iç politikasında taraf değiliz. Biz, Venezuela halkının yanındayız. Venezuela anayasasına, seçilmiş iradeye saygı gösteriyoruz. Burada sanki mesele politik aktörler arasında bir taraf tutma şeklinde birtakım yabancı medya tarafından aktarılmaya çalışılıyor." diye konuştu. 

Türkiye'nin, Venezuela halkının ve devletinin geleceğini düşündüğü için bu tavrı ortaya koyduğunun altını çizen Çelik, "Bir ülkeye geçici devlet başkanı sıfatıyla birisini atamak, başlı başına bir hakarettir. Üstelik de atanan bu kişi, kendi ülkesinde yabancı askeri müdahaleye göz kırpan bir yaklaşım sergiliyorsa, buna destek verenlerin Venezuela'da iç çatışmayı ve önü alınamayacak bir takım kaosları tetiklemek gibi bir tavrın ortaya çıkmasına yol açtıkları aşikardır. Dolayısıyla bu Venezuela'ya yapılan bir iyilik değildir. Askeri müdahaleden bahsetmek, zaten yeterince sorun olan bölgede yeni bir kaos çıkarmak demektir. Nitekim görüyorsunuz işte... Bir yerde darbeyle iş başına gelen birisini kırmızı halı sererek karşılıyorlar. Onunla iş birliği yapmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Öbür tarafta halkını kimyasal silahlarla katleden bir başkasıyla diyalog kurmak için sabırsız olduğunu söyleyenler var. Ama gelip Venezuela'da geçici devlet başkanı atamaktan ya da askeri müdahaleden bahsediyorlar. " değerlendirmesinde bulundu. 

"İbretlik olduğunu düşünüyoruz"

Çelik, CHP'deki üst düzey istifalara yönelik, "CHP'nin içişleri bizi ilgilendirmez. Ama CHP'nin en çok propogandasını yaptığı konulardan bir tanesinin CHP içindeki aktörler tarafından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yöneltilmesinin doğrusu ibretlik olduğunu düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu. 

CHP'de parti yöneticileri tarafından aday belirleme süreçlerine dönük olarak "demokratik teamüllerden yoksun bir parti yöneticiliği" sergilendiğinin ifade edildiğini aktaran Çelik, şöyle devam etti:

"(Kapalı kapılar ardında, hangi değerlere ve ilkelere yaslandığı belli olmayan aday belirleme süreçleri ortaya çıkıyor) deniyor. İlginçtir, bizatihi CHP içinde siyaset yapanların ya da CHP'ye yakın olarak değerlendirmede bulunanların ortak noktası şu; Kılıçdaroğlu'nun CHP'de bir tek adam kurduğu şeklinde. Sayın Kılıçdaroğlu, tek adam yönetimi tabirini siyasette kullanmayı çok seviyor. Fakat bugün geldiği noktada bizatihi kendisinin yol arkadaşları tarafından, çok yakın zamana kadar kendisinin genel başkanlığını öven siyasi şahsiyetler tarafından bugün kendisinin CHP'de bir tek adam yönetimi kurmakla eleştirilmesi ibretlik bir durumdur. Yoksa kim nereden istifa etmiş, nereye gitmiş, hangi makama gelmiş, bu bizi çok ilgilendiren bir durum değil. Bir parti olarak ortaya çıkan bu tabloda, CHP Genel Başkanı'nın gerek Türkiye'nin iç siyasetine dönük eleştirilerinde gerekse bir takım yabancılar tarafından kara propoganda olarak kullanılan bu tek adam yönetimi eleştirisini Türk siyasetine tercüme etme konusundaki iştahı göz önüne alındığında, bugün karşı karşıya kaldığı bu tablonun kendisine parti yönetiminde tek adamlığın kendi partisinin yöneticileri tarafından ifade edilmesi altı çizilmesi gereken bir mesele olduğunu ifade etmek isteriz."

"Bu konudaki düzenleme de en kısa zamanda yapılacaktır"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İş Bankası hisselerinin devriyle ilgili konuyu partisinin grup toplantısında gündeme getirdiğini anımsatan Çelik, CHP'nin eleştirilerine dikkati çekti. 

CHP'de bu hisselerin olmaması gerektiğinin altını çizen Çelik, "Bu hem Atatürk'ün vasiyetinin itibarını korumak açısından hem de bu mirasa sahip çıkmak, siyasetin itibarını korumak açısından da gerekli bir durum." dedi. 

Geçmişte devlet ile CHP arasında bir özdeşliğin söz konusu olduğunu belirten Çelik, "Vasiyet tarihi olan 5 Eylül 1938 tarihinde Türk Dil ve Tarih Kurumu'nun gelirlerini garanti altına almak için o özdeşlik içerisinde bu hisseler, bu şekilde miras bırakılmış. Fakat buradaki esas mantığın esasında Türk Dil Kurumunun ve Türk Tarih Kurumunun gelirlerini garanti altına almak olduğu, Atatürk'ün Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu konusundaki, onların yaşaması konusundaki hassasiyetinin bir neticesi olarak bu mirasın bu şekilde düzenlendiği açıktır. Dolayısıyla burada devlet söz konusu iken Türkiye Cumhuriyeti söz konusu iken bugünkü tablo içerisinde herhangi bir partinin bu ödevi üstlenmesi düşünülemez, bu doğru bir şey de değil. Esasında en başta Atatürk'e saygı gereği CHP'nin bu tutumdan uzak durması gerekirdi. Ve esas olan burada devlet garantisi altında, devletin garantisi altında Türk Tarih Kurumu'na Türk Dil Kurumu'na sağlanan bu gelirlerin garanti altına alınmasıdır." ifadelerini kullandı. 

Suriye'de güvenli bölge önerisi

ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'de güvenli bölge önerisinin gündeme getirilmesinden itibaren tartışmaların sürdüğünü belirten Çelik, şunları söyledi:

"Sayın Cumhurbaşkanı bahsettiler bundan. Sayın Trump ile yürütülen diplomatik verimli görüşmeler maalesef alt düzeyde aynı sonucu yeterli ve istenilen düzeyde doğurmuyor. Burada Sayın Trump ile yürütülen verimli görüşmelerin alt düzeye yansıdığını söylemek mümkün değil. Cumhurbaşkanımız, Mümbiç'teki teröristler en kısa zamanda buradan çıkarılmazsa Türkiye'nin daha fazla beklemeyeceğini ifade etmiştir. Bu ifadenin altını bir kere daha çiziyoruz. Türkiye'nin güvenlik kaygıları geciktirilecek, zamana yayılacak ya da herhangi bir pazarlık konusu yapılacak kaygılar değildir."

Çelik, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türkiye'nin güvenliği için her türlü harekatı icra edecek kapasiteye sahip olduğunu vurgulayarak, "Burada doğru olan bu bölgelerin teröristler için bir güvenli bölge olmaktan çıkarılması, buranın NATO müttefiki olan Türkiye ve NATO müttefikleri için güvenli bir bölge haline getirilmesidir." ifadesini kullandı.

"İsrail'i daha hassas olmaya davet ediyoruz"

İsrail tarafından El Halil'deki barış gücünün görevine son verildiğini hatırlatan Çelik, bu kararın El Halil'deki tansiyonu artıracağına dikkati çekti.

Çelik, bu kararın, hukuksuzluklarını örtbas etmek isteyen İsrail'in yeni bir adımı olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Resmen Batı Şeria'da ve Kudüs'te sömürge politikası izleyen İsrail hükümeti, yeni saldırganlıklar planladığını bu açıklamasıyla da ortaya koymuştur. İsrail'in bu tek taraflı adımını kınamıştık, kınamaya devam ediyoruz. Bütün uluslararası toplumu El Halil başta olmak üzere, buralardaki İsrail faaliyetleri konusunda daha hassas olmaya bir kere daha davet ediyoruz."

"Kayıp kişilerin ailelerine haber verilemiyor"

Çin'in "Doğu Türkistan" politikalarına da değinen Çelik, Çin tarafından ekim 2017'de "tüm dinlerin ve inançların Çinlileştirilmesi" şeklinde bir siyaset yürürlüğe konulduğunu söyledi. Çelik, bu siyasetin asimilasyona açık pek çok yönünün bulunduğunun çeşitli vesilelerle ifade edildiğini dile getirerek, Doğu Türkistan'ın önemli kanaat önderleri, sanatçı ve birçok aydınının kayıp olduğunu vurguladı.

Kayıp kişilerin ailelerine haber verilemediğine dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:

"Tabii tüm bunlar aydınlığa kavuşturulması gereken konulardır. Bu konuda şeffaf bir yaklaşım sergilenirse bu herkes açısından tansiyon düşüren, hadisenin ne olduğunun net anlaşılmasına olanak veren bir imkan yaratacaktır. Çin'in toprak bütünlüğüne ve güvenliğine saygı duyan bir ülkeyiz. Çin'in toprak bütünlüğünü ve güvenliğini önemsiyoruz. Bu meseleye bu şekilde yaklaşırken, tabii ki Uygur Türklerine dönük keyfi tutuklamalar, bir milyondan fazla Uygur Türkünün toplama kamplarında ve hapishanelerde alıkonulması gibi eylemler hiçbir şekilde meşru bulunmayacağını söylüyoruz."

"Spekülasyonlardan uzak durmalıyız"

İstanbul Çekmeköy ve Sancaktepe'deki helikopter kazalarında aynı tip helikopterlerin olaya karıştığının hatırlatılıp, bu tip helikopterlerin kullanımının askıya alınıp alınmamasıyla ilgili soru üzerine Çelik, bu tip helikopterlerin uçmasının askıya alınmasının gündemde olmadığını bildirdi.

Çelik, Çekmeköy'deki helikopter kazasına ilişkin ilgili birimlerce soruşturma açıldığını hatırlatarak, şöyle konuştu:

"Daha önce benzer kazalar olduğunda son derece kapsamlı raporlar yayınladılar. Şu aşamada acımız da büyük. Spekülasyondan uzak durmalıyız. Tabii ki de sorulan sorular var. Eminim bu sorulan sorular da kaydediliyordur. Bunlara da cevap alınacaktır fakat şu anda hadise çok sıcak, soruşturma neticesini bekleyelim. Bize ulaşan bilgiler çerçevesinde size açıklamaya yapmış oluruz."

"Türkiye kimseden talimat almaz"

Çelik, ABD Başkanı Trump'ın, Rahip Brunson hakkındaki mahkeme kararına ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine ise şu ifadeleri kullandı:

"Trump'ın ifadesinin doğru olmadığını net bir şekilde söylemek isterim. Türkiye Cumhuriyeti kimseden talimat almaz. Türkiye'den yükselen ses her zaman şu oldu; 'Türk yargısına saygı duyun, bu şekilde bir üslubu kabul etmiyoruz.' diye. Zaten onlar bunu söyledikten sonra hemen serbest bırakılmış olsaydı, kendileri de zaten o hiçbir şekilde kabul etmediğimiz, meşru bulmadığımız yaptırım kararlarına başvurmak ya da Türkiye Cumhuriyeti'ne asla yapılamayacak birtakım tehdit dili kullanmak gibi yollara sapmazlardı."

Cumhur İttifakı'nın genişletilmesine ilişkin AK Parti ile MHP'den açıklamaların yapıldığının hatırlatılması üzerine Çelik, bu çalışmaların statik bir karaktere değil dinamik bir karaktere sahip olduğunu ifade belirtti.

Çelik, bu çerçevede de süreç içerisinde çalışmalar başlatıldıktan sonra belli illerin ve belli ilçelerin yine gözlemleneceğine, buradaki tabloya göre bir takım illerde, ilçelerde gözden geçirmeler olabileceğine dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:

"Belli ilçelerde Cumhur İttifakı'nın başarılı olması için iyi bir adım atmak, yenilemeye gitmek, düzenleme ortaya koymak gerekiyorsa bu çalışmalar devam ediyor. Ya da iki partinin de aynı anda aday gösterdiği yerde eğer Cumhur İttifakı dışında bir yere gitme şeklinde bir kümelenme varsa yaptırılan anketlerde, bu durumda ittifak içerisindeki iki adaydan birinin çekilmesi ve dolayısıyla ittifakın kazanması şeklindeki bu tip stratejiler her zaman gündemdedir. Dediğimiz gibi bunlar iki parti arasında yapılacak görüşmelerle ortaya çıkan süreçlerdir. Bütün bu yol haritası boyunca ilçeler, iller tamamen gözlenmektedir. Cumhur İttifakı'nın başarısı çerçevesinde yeni stratejiler geliştirilmekte, güncellenmektedir."

Miting programı Erdoğan'ın onayına sunulacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın miting programının sorulması üzerine Çelik, "Cumhurbaşkanımız zaten sahada. Kendisi çok geniş kapsamlı bir miting programı ortaya koyar. Arkadaşlarımız tarafından bunun planlaması yapıldı, kendilerinin onaylarına sunulacak. İstanbul'da, Ankara'da ilçelere de gittiği oluyor. Bu geniş kapsamlı, detaylı bir programdır. Cumhurbaşkanımızın takvimine göre bir taslak hazırlandı ama takvime göre o hayata geçirilecektir." bilgisini verdi.

MHP'nin kuruluşunun 50. yıl dönümü kapsamında Adana'da düzenlenen programa katıldığını anımsatan Çelik, "Sayın Devlet Bahçeli'nin şahsında bütün MHP camiasını 50. yıl dönümü vesilesiyle tebrik ediyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, İstanbul Teknik Üniversitesi Kutup Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi teknik koordinatörlüğünde gerçekleştirilen Antarktika Bilim Seferi'ne katılan ekibin kıtaya ulaşmayı başardığını vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Orada gurur duyduğumuz diğer bir netice de serbest dalışta Dünya Rekortmeni Milli Sporcumuz Şahika Ercümen, beyaz kıtada ilk dalışını yaparak tarihe geçti. Sayın Ercümen'in dalış sporunda pek çok ilke imza attığını biliyoruz, orada Türk bayrağını dalgalandırarak, Antarktika'da tüpsüz dalan ilk Türk kadın sporcu oldu. Bu vesileyle hem bilim ekibini hem de milli sporcumuzu bir kez daha tebrik ediyoruz."

Samsun Haber, Samsun Haberleri, Haber Samsun, Samsun, Haber, Son Dakika, Altinovagazete.com

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER