banner223

KUR’AN NESLİ GÖNÜLLÜLERİ OLARAK BENİ KÂBE’YE TELBİYE GÖTÜRDÜ

Bafra Altınova Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Namık Azgın, " Kabe'den ayrılmadan dolayı üzgünüm.Yani Kısacası ben Kabe'ye doyamadım " dedi.

KUR’AN NESLİ GÖNÜLLÜLERİ OLARAK BENİ KÂBE’YE TELBİYE GÖTÜRDÜ

    Beni ihramı giyerken ve ihram süresince her fırsatta okuduğum Telbiye yani:”Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, lebbeyk la şerikele leke lebbeyk. İnne’l hamde ve ‘ni’mete leke ve’l-mülk, la şerike lek” beni Kâbe’ye getirmiştir. Türkçe manası şudur: ”Rabbim, davetine sözüm ve özümle icabet ettim, emrine boyun eğdim. Rabbim, senin davetine icabet, boynumun borcudur. Rabbim, bütün varlığımla sana yöneldim. Hamd sensin, nimet sensin, mülk sensin. Bütün bunlarda eşin ve ortağın yoktur.”

                                                  "İNSANLARIN KALBİNİ ALLAH BİLİYOR"
    Telbiye’ye her başlayışta üç kere tekrarlamak, sonra tekbir, tehlil ve salâvat-ı şerif okumak sünnettir.
      Bafra Altınova Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Namık Azgın, Kutsal topraklara yaptığı ziyaretin hayatını tamamen değiştirdiğini söyledi.
       Kabe'de genişletme çalışmaları devem ediyor ama Kâbe’de Osmanlıyı alaşağı yapmışlar. Kâbe’de Osmanlıdan hiçbir şey kalmamış. Hâlbuki ecdadımız Osmanlı İmparatorluğu Mekke ve Medine’yi 402 sene yönetmiştir. Kâbe’nin yanında Kralın misafirhanesi ve oteller var. Adeta Kâbe’nin önünü kapatmış bu oteller. Kâbe’nin yanında otellere ne ihtiyacı var? Bin Ladin’in Oğlu’nun şirketi ve Fenerbahçe’nin başkanı Aziz Yıldırımın şirketi birlikte, 2017 yılına kadar Kâbe’ de birlikte genişletme çalışmaları yapıyor. Kâbe’nin etrafına oteller yaparak, Kâbe’yi hapsetmişler. O açıdan ben açıkça söyleyeyim Kralı tanımıyorum...

                               “HER ZAMAN YA SABIR DEDİM”

        Sabah namazında secde ayeti okunduğunda bazıları secde ayetini anladı, çoğu da secde ayetini anlayamadı. Onun için anlayanlar hemen secde yaptı. Anlayamayanlar ise secde yapamadı. Anlama konusunda yüzde 20 anladı ama yüzde 80’i secde ayetini anlayamadı. Hacer-ül Esved’i öpüp dokunduğumda görevli polisler,” Turkey dokunma hacı’ demeleri benim tabi zoruma gitti. Hâlbuki Peygamberimizde, Hz. Ömer (r.a.)’da Hacer-ül Esved’i öpmüşlerdir.    

              “KÂBE HZ.İBRAHİM DÖNEMİNDE YAPILMIŞ BEYTULLAHTIR”   

          Mekke’ye Telbiyelerle girersiniz. Otelde zemzem ikramıyla karşılanırsınız. Zemzemin vatanına geldiğinizi bu nazik ikramdan anlarsınız. Lobide toplanır ve ilk umre için kafileyle hareket edersiniz. Özellikle ihtiyarlarda kaybolma korkusu olur.

Mescid-i Haram’a girerken hocalar başınızı eğmenizi söylerler. Bu şekilde içeri girersiniz. Müsait bir yerde durulur. Başınızı kaldırın ve içten dua edin diye seslenirler. Çünkü Efendimiz (s.a.v.) Kâbe’yi ilk görüşte yapılan duaların kabul olacağını bildirmiştir. Bu zamana kadar Ravza’dan ayrılmış olmanız içinizi yakmıştır. Hatta mahcubiyet hisseder, içinizden “Ya Rabbi Mekke’ye geldim ama gönlüm hâlâ Havza’da, beni affet, diye yakarırsınız. Başınızı kaldırdığınızda ise öylece kalırsınız. Çünkü Kâbe’yi gördüğünüz anda tüm duygularınızı, tüm benliğinizi Kâbe kaplar. Yüreğiniz çırpınır, adeta uçacak gibi olur. Artık içiniz içinize sığmaz. Beytullah’ın cazibesine kapılır, genç âşıklara dönersiniz. Sadece maşuk ile beraber olmak ister, başka tüm duygulardan arınırsınız. Onunla geçirdiğiniz anlar bitmesin istersiniz. Bu öyle büyük bir sevgidir ki, karşısında oturup ona bakmak kadar manalı başka bir şey düşünemezsiniz. Medine’de yaşadığınız hüzün hali artık içinizde bir çağlayana, giderek artan bir coşkuya dönüşür. Bu ayrılana kadar hiç eksilmez.

         Allah Teâlâ; “Kuşkusuz, insanlar için (yeryüzünde) kurulmuş olan ilk ev, Mekke’deki kutlu ve âlemlere hidayet kaynağı olan evdir. Orada apaçık işaretler ve İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse, güvende olur.” (Âl-i İmran, 97-98) buyurmuştur. Hidayete ve güvene burada kavuşursunuz. Harem’de herkes Allah Teâlâ’yı ayakta, oturarak ve yanı üzere zikreder. Siz de onlara katılırsınız. Dilinizden tesbih ve dualar hiç eksik olmaz. Tavafın başlama noktası Hacer-i Esved’dir. Kalabalıkta iyi anlaşılsın diye yeşil bir ışık işaret olarak konulmuştur. Yeşil ışığın hizasından Hacer-i Esved’i selamlayıp tavafa başlarsınız. Dünyanın en mutlu insanı siz olursunuz.

          Otele döner, yemeklerinizi yer, artık ihramda olmadığınızdan entarinizi giyer ve takkenizi takarak Harem’e geri dönersiniz. Kâbe’yi gören bir yere oturur duaya başlarsınız. “Allahım, bu güzellikleri aczime ve gafletime rağmen merhametinle sen lütfettin..” der, pak Peygamber nesline, salihlere, anne ve babanıza, eş dost akrabanıza, kalbinize düşen herkese isim isim dua edersiniz. Onlar da bu güzellikleri yaşasın diye can u gönülden istersiniz. Belki de sizdeki bu sevicin sebebi Süleyman Naifî’nin şu beytindeki sırdır:

            “Her kime Kâbe nasip olsa Hüda rahmet eder
            Sevdiği kişiyi Hak, hanesine davet eder.”

           Mekke’de ayrıca Hazreti Hatice r.anha annemizi Cennetü’l-Mualla’da ziyaret edersiniz. Kaynaklarda yetmiş peygamberin umre yaptığı Cirane’den siz de bir umre yaparsınız. Yine Hudeybiye’den de bir umre yaparak Rıdvan biatının olduğu yeri görürsünüz. Allah Tealâ’nın onlar hakkında indirdiği; “Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah’a biat etmektedirler. Allah’ın (kudret) eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.” ayetlerini dinlersiniz. Bu vesile ile hak tasavvuf yolunun Kur’an ve Sünnet’ten kıl kadar ayrılmadığını yerinde idrak edersiniz. Buralarda deve çiftlikleri vardır. Durur, Allah Rasulü (s.a.v.) içti diye deve sütü içersiniz. Hizmeti organize edenlerin bu samimiyet ve ihlâsı karşısında oturup ağlayanlar olur. Mekke’de kulluk şuuru elde edilir. Yapılan her bir ibadette kulluk ikrar ve ispat edilir. Hal diliyle her bir mümin, umrede demiş olur ki: “Sen benim Rabbimsin, ben ise kulunum. Beni nasıl yanına çağırdınsa o hal ve kıyafette gelirim. Tavafta dön dersin, dönerim. Sa’y de git ve gel dersin, gider gelirim. Koşmamı sevdiğin yerde koşarım. Hacer-i Esved’e selam ver dersin, taşa selam veririm. Arafat’ta, Müzdelife’de dur dersin dururum. Zemzem içmemi seversin, içerim. Saçını kes dersin, keserim. Çünkü sen benim Rabbimsin, ben ise senin kulunum.”

İşte bu hal ile umre tamamlanır. Rabbimiz yaptığımız ve yapacağımız umreleri kabul buyursun. Gidenlere tekrar, gitmeyenlere en yakın zamanda ziyaretler ihsan eylesin.

     “KÂBE’DEN AYRILMADAN DOLAYI ÜZGÜNÜM. YANİ KISACASI BEN KÂBE’YE DOYAMADIM”

      Lebbeyk beni Uhut’a götürdü. Uhut Savaşının alanında şehit olan Hz. Hamza için Uhut alanında ağladım. Şehit Liderim Muhsin Yazıcıoğlu bile her zaman Hz. Hamza’yı bize anlatırdı ve bana şöyle yanık yanık bakardı, onun için ben hiç Hz. Hamza’yı unutmadım ve unutmam.

      Hendek savaşının yapıldığı yerlere gittim.Hendek savaşını müslümanlar kazandı.
Mekke ve Medine için yazılan bir cümle var o cümle şöyle:"Mekke ve Medine'ye sadece müslümanlar girer" bu cümle benim çok hoşuma gitti.
                       "HZ.PEYGAMBER(S.A.V.)'İN KABRİ ÖNÜNDE SELAM VE DUA YAPTIM"
 
“Ey Nebi! Allah’ın selâmı, rah-meti ve bereketi üzerine olsun.”
“Ey Allah’ın Resulü! Salât ve selâm üzerine olsun.”

“Ey Allah’ın Habibi! Salât ve selâm üzerine olsun.

“Ey Rahmet Peygamberi! Sa-lât ve selâm üzerine olsun.

“Ey Ümmetin Şefaatçisi! Salât ve selâm üzerine olsun.

“Ey Yaratılanların En Hayırlısı! Salât ve selâm üzerine olsun.

“Ey Âlemlere Rahmet Olarak Gönderilen! Salât ve selâm üze-rine olsun.

“Ey Peygamberlerin Efendisi! Salât ve selâm üzerine olsun.

“Ey Peygamberlerin Sonuncusu! Salât ve selâm üzerine olsun.

“Ey Takva Sahiplerinin Önderi! Salât ve selâm üzerine olsun.

“Selâm sana ve bütün pey-gamberlere ve ehlibeytine olsun.

“Selâm sana ve annelerimiz olan eşlerine olsun.

“Selâm sana ve bütün sahabelerine olsun.

“Selâm sana ve bütün salih kullara olsun.

“Şahadet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur, ‘O’ tektir. Ortağı da yoktur. Yine şahadet ederim ki Efendimiz, Onun kulu ve Resulüdür.

“Allah’ım! Efendimizi bütün peygamberlerden daha ziyade mü-kâfatlandır.

“Allah’ım! Peygamberimize ve-sileyi, fazileti ve yüksek dereceleri ihsan eyle. Bizleri onun şefaatine nail eyle.
     Tabi Ebu Bekir (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.)'ın kabri önünde de dua yaptım. 

  MEDİNE ZİYARETİ YERLERİ UHUD ZAFERLERİ SEYYİDÜ'Ş-ŞÜHEDA HZ.HAMZA (R.A.)
    İlk kabirde; Resulü Ekrem Efendimiz'in amcası,Seyyidi'ş-şüheda Hz.Hamza (r.a.) ile yanında Rasulü Ekrem Efendimiz'in kayın biraderi Zeyneb validemizin kardeşi; Hz.Abdullah ibni Cahş(r.a.) ve ikisi bir kabirde.
    İkinci kabirde de; Mus'ab İbni Umeyr (r.a.) ile, Şemmas ibni Osman (r.a.) ikisi bir kabirde.
                                "UHUD DAĞLARI CENNET DAĞLARIDIR" 
    Rasül-i Ekrem (s.a.v.):
    "Uhud dağları cennet dağlarındandır.Uhud bizi sever,biz de Uhud'u severiz" buyurmuştur. 
    Medine'de iki kıbleli mescid etkiledi. Peygamberimiz burada Kabe'ye dönerek namaz kılmıştır. Mescid-i Seba yani yedi minareler, Tepe üzerindeki Mescid, Aşağıdaki mescid,ortadaki mescid, yanı başındaki büyükçe mescid,karşı kıble tarafında yüksekçe merdivenle çıkılan mescid,sağ, kıble tarafında, ağaç arasında ufak bir mescid,Hz.Osman(r.a.) efendimizin mescidinde ikişer rekat namaz kıldım.
     Onların arkasındaki zikzaklı duvarların içinde de; diğer 70 kadar uhud şehitleri var. 
Takva Mescidi’nde 2 rekat namaz kıldım. Peygamber efendimizin Kabr-i Şerifleri Medine-i Münevvere dedir. Resulullah (s.a.v.) efendimizin kabri şeriflerinde, peygamber efendimiz başta olmak üzere yanında Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (r.a.) efendimizin kabri vardır. 
     
 Kabe-i Muazzama’nın içine giren kişilerin gördüklerini anlatmamaları hususunda uyarıldıkları için sadece giren bilir doğrusunu...
     Selam,sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle...

                                                                                                     NAMIK AZGIN 
 

 

Güncelleme Tarihi: 19 Şubat 2015, 19:02
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER